🎣 Lokman Suresi 12 Ayet Meali
ImamIskender Ali Mihr. Ve andolsun ki Lokman’a hikmet verdik ki, Allah’a şükretsin. Ve kim şükrederse, o taktirde sadece kendi nefsi için şükreder. Ve kim küfrederse (inkâr ederse), o taktirde muhakkak ki Allah; Gani’dir (kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur), Hâmid’dir (hamdedilen).
31. LOKMAN SURESİ MEALİ. Bismillahirrahmanirrahim. 1 – Elif, Lâm, Mîm. 2 – Bunlar, o hikmetli kitabın âyetleridir. 3 – O, güzellik ve iyilik yapanlar için bir hidayet ve rahmettir. 4 – Onlar, namazı kılarlar, zekatı verirler, âhirete de kesin olarak inanırlar. 5 – İşte bunlar, Rableri tarafından bir hidayet üzeredirler.
31LOKMÂN SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tilke âyâtul kitâbil hakîm(hakîmi). (Sûre’ye dahil olarak gelecek bütün) şu sözler, hikmete dayanan ve baştan sona hikmet yüklü Kitabın âyetleridir.
LOKMÂNSURESİ 12. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali. Ve andolsun ki Lokman’a hikmet verdik ki, Allah’a şükretsin. Ve kim şükrederse, o taktirde sadece kendi nefsi için şükreder. Ve kim küfrederse (inkâr ederse), o taktirde muhakkak ki Allah; Gani’dir (kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur), Hâmid’dir (hamdedilen
LokmanSuresi. Lokman Suresi ( Arapça: سورة لقمان) Kur'an 'ın 31. suresidir. Sure 34 ayetten oluşur. Sure, ismini 12. ve 13. ayetlerde anılan Lokman Hekim ’den almıştır. Mekke döneminde indirildiğine inanılan Surede başlıca, Lokman'a verilen gizemli bilgi (hikmet), Lokman’ın oğluna öğütleri, tevhid, peygamberlik
ÖmerNasuhi Bilmen: Kâfir olanlara de ki: «Yakında mağlup olacaksınız ve cehenneme sevkolunacaksınızdır. O ne fena bir yataktır?». Tefhim-ul Kuran: Küfredenlere de ki: «Yakında yenilgiye uğratılacaksınız ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz.». Ne kötü yataktır o.
DiyanetVakfı Meali: Andolsun biz Lokman'a: Allah'a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. 3. Diyanet İşleri (Eski) Meali: And olsun ki, Lokman'a, Allah'a şükretmesi için hikmet verdik.
t0p6LHK. يَا بُنَيَّ أَقِمِ الصَّلَاةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنكَرِ وَاصْبِرْ عَلَى مَا أَصَابَكَ إِنَّ ذَلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ Yâ buneyye ekımıs salâte ve’mur bil ma’rûfi venhe anil munkeri vasbir alâ mâ esâbekesâbeke, inne zâlike min azmil umûrumûri. yâ ey buneyye oğlum, oğulcuğum, yavrum ekımı ikame et es salâte salat, namaz ve'mur ve emret bi ile, ... e el ma'rûfi ma'rûf venhe nehyet, yasakla, mani ol an el munkeri münkerden, kötülükten vasbir ve ısbır ve sabret alâ üzere, üzerinde, ... e mâ esâbe-ke sana isabet eden şey inne muhakkak zâlike işte bu, bu min azmi azmedilecek mutlaka yapılması gereken şeylerden el umûri işler Abdulbaki Gölpınarlı Ey oğulcağızım, namaz kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış halkı ve bu hususta uğradığın sıkıntılara dayan; şüphe yok ki bunlar, kesin olarak yapılması gereken işlerdendir. Abdullah Parlıyan Yavrucuğum, namazında duyarlı ve devamlı ol, doğru ve yararlı olanı emret, kötü ve eğriden vazgeçir, her zaman için uğradığın sıkıntılara karşı dayanıklı ol. Çünkü bu işler mutlaka yapılması gereken işlerdir. Adem Uğur Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir. Ahmed Hulusi "Ey evladım. . . Salâtı ikame et. . . İmanına uygun olanla hükmet; kötü davranışlardan vazgeçir. Sana isâbet eden şeye de sabret! Muhakkak ki bunlar, azmetmeyi gerektiren işlerdendir. " Ahmet Tekin 'Oğulcuğum, namazı adâbına riayet ederek aksatmadan kıl. Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerini, meşrû olanı, İslâmi kurallarla örtüşen örfü, ilmî verileri, mü’minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü, planları, programları, adaleti uygulayarak kamu düzenini sağla, iyiliği emret. Şeriatın suç saydığı, haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü’minlerin icrasında hayır görmediği şeyleri, bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü yasaklayarak, önleyici tedbirler alarak kamu güvenliğini temin et. Başına gelen belâlardan yılmayarak sabırla mücadelene devam et. Bunlar ciddi, kararlı olmayı gerektiren maksada ulaştıran mücadele metotlarındandır. Ahmet Varol Ey oğulcağızım! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır ve başına gelene sabret. Çünkü bunlar üzerinde kararlılık gösterilecek işlerdendir. Ali Bulaç "Ey oğlum, namazı dosdoğru kıl, ma'rufu emret, münkerden sakındır ve sana isabet eden musibetlere karşı sabret. Çünkü bunlar, azmedilmesi gereken işlerdendir. Ali Fikri Yavuz Yavrum, namazı gereği üzre kıl, iyiliği emret ve fenalıktan alıkoy. Bu hususta sana isabet edecek eziyete katlan, çünkü bunlar, kesin olarak farz kılınan işlerdendir. Ali Ünal “Oğulcuğum! Namazı bütün şartlarına riayet ederek, aksatmadan ve vaktinde kıl, iyiliği tavsiye et ve yay, kötülükleri önlemeye çalış ve başına her ne gelirse sabret! Bunların her biri azim ve sebat isteyen, ama kıymeti pek büyük işlerdendir. Bayraktar Bayraklı “Yavrucuğum! Namazı dosdoğru kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındırmaya çalış, başına gelenlere sabret! Doğrusu bunlar, azim ve kararlılık gösterilmeye değer şeylerdendir.” Bekir Sadak Ey ogulcugum! Namazi kil, uygun olani buyurup fenaligi onle, basina gelene sabret; dogrusu bunlar, azmedilmege deger islerdir.» Celal Yıldırım Oğulcağızım! Namazı dosdoğru kıl, dince, akılca, sağlam örfçe uygun olanı emret, kötü olanlardan da men'et. Başına gelene sabret. Şüphesiz ki bunlar azmedilmeğe değer işlerdendir. Cemal Külünkoğlu Ey yavrucuğum! “Namazında kararlılık göster, doğru ve yararlı olanı hayata geçirmeye çalış, kötü ve eğriden vazgeçir, başına gelebilecek her belaya sabırla katlan. Doğrusu bunlar, azim ve kararlılıkla yapılması gereken şeylerdir.” Diyanet İşleri eski 'Ey oğulcuğum! Namazı kıl, uygun olanı buyurup fenalığı önle, başına gelene sabret; doğrusu bunlar, azmedilmeğe değer işlerdir.' Diyanet Vakfi Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir. Edip Yüksel “Sevgili oğlum, namazı gözet, iyiliği emret, kötülükten menet ve başına gelene sabret. Bunlar temel davranışlardandır.” Elmalılı Hamdi Yazır Yavrum! namazı kıl, ma'rufu emir ve münkerden nehiy ve başına gelene sabr et, çünkü bunlar azmolunacak işlerdendir Erhan Aktaş “Ey oğulcuğum! Salatı ikame et1, iyiliği öner, kötülükten Karşılaştığın zorluklara dayan. Bunlar kararlılık göstermen gereken şeylerdir.” 1- Gereği gibi namaz kıl. Veya destek ol. Ayetteki salat sözcüğüne, “yardımlaşmayı ve dayanışmayı sürdürmek, destek olmak” anlamı da, “namaz kılmak” anlamı da verilebilir. 2- “Emr-i b’il-maruf nehy-i ani’l münker” yani iyiliği emret, kötülükten sakındır” deyimi, iyi olan şeyleri yapmayı kendine iş edin, ahlak edin; kötü olan şeylerden uzak dur, kötülükten sakın demektir. Bu deyim, “başkalarına iyilikleri buyurmak, kötülükleri yasaklamak” şeklinde değil; kişinin bizzat kendisini kötülüklerden uzak tutmayı ve iyi olan şeyleri yapmayı ilke edinmesi demektir. Gültekin Onan "Ey oğlum, namazı dosdoğru kıl, marufu buyur, münkerden sakındır ve sana isabet eden musibetlere karşı sabret. Çünkü bunlar azmedilmesi gereken buyruklardandır. Hakkı Yılmaz Yavrucuğum! Salâtı ikame et [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluştur-ayakta tut], iyiliği emret, kötülükten sakındır. Sana isabet edene de sabret. Şüphesiz bunlar, işlerin kesin olanlarındandır. Harun Yıldırım Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir. Hasan Basri Çantay Oğulcağızım, namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten vaz geçirmiye çalış. Sana bu emir ve nehiy sebebiyle isaabet eden şeylere katlan. Çünkü bunlar kat'î suretde farzedilen umurdandır». Hayrat Neşriyat 'Ey oğulcuğum! Namazı dosdoğru kıl; ve iyiliği emret, kötülükten de men' et ve başına gelene sabret! Şübhesiz ki bu, azmedilecek işlerdendir.' İbni Kesir Oğulcuğum; namaz kıl, iyiliği emret, kötülüğü önle. Başına gelene sabret. Doğrusu bunlar azmedilmeye değer şeylerdir. İskender Evrenosoğlu Ey yavrum, namazı ikame et namaz kıl! Ma'ruf ile irfanla, iyilikle emret ve münkerden kötülükten nehyet münkeri yasakla, mani ol. Ve sana isabet eden şeylere musîbetlere sabret. Muhakkak ki bu, azmedilen mutlaka yapılması gereken işlerdendir. Kadri Çelik “Ey oğlum! Dosdoğru namazı kıl, maruf iyi olanı emret, münker kötü olandan sakındır ve sana isabet edene karşı sabret. Çünkü bunlar, azmedilmesi gereken ciddi işlerdendir. Mehmet Ali Eroğlu "Kıl namazı dosdoğru, ey oğulcuğum. Ma'rufu, iyiliği emret, münkirlerden sakındır. Musibetten sana gelene karşı sabret. Çünkü bunlar kararlılık gerektiren işlerdendir. Mehmet Okuyan Ey yavrucuğum! Namazı kıl; iyiliği emredip öğütleyip kötülükten engelle sakındır; başına gelenlere de sabret! Şüphesiz ki bu, azmetmeye değer işlerdendir. Muhammed Celal Şems “Ey sevgili oğlum! Namazı ayakta tut. İnsanlara güzel işleri emret ve hoş olmayan işlerden alıkoy. Karşılaştığın sıkıntıya da sabır göster. Şüphesiz bu, büyük azim isteyen işlerdendir.” Muhammed Esed Ey yavrucuğum! Namazında kararlılık göster, doğru ve yararlı olanı emret, kötü ve eğriden vazgeçir, başına gelebilecek her belaya sabırla katlan bu, azim ve kararlılık gösterilmeye değer bir şeydir! Mustafa Çevik 16-19 Lokman, oğluna nasihate devamla şunları da söyledi “Yavrucuğum, yapıp ettiklerin bir hardal tanesi kadar küçük ve onun ağırlığında bile olsa, üstelik bir kayanın içine saklanıp gizlenmiş de olsa yahut göklerin tepesinde veya yerin dibinde de olsa, Allah onu Hesap Günü karşına çıkaracaktır. Hiç şüphe yok ki Allah’ın gücü her şeye yeter ve O’nun ilmi her şeyi kuşatmıştır. O, her şeyi bilir, açık ya da gizli yapılan her şeyden de haberdardır. Yavrucuğum, namazını bilinçle ve devamlı kıl, insanları iyi ve doğru olana davet et, bunları yaparken karşılaşacağın sıkıntılara sabret, şirke ve küfre engel olmanın gayreti içinde ol. Bunlar azim ve kararlılık gerektiren şerefli ve onurlu işlerdir. Yavrucuğum insanlara karşı kibirli davranıp da yeryüzünde çalım satarak yürüme! Allah kibirlenip, böbürlenerek büyüklük taslayanları sevmez, yürüyüşünde mütevazı ol, davranışların ölçülü ve dengeli olsun, konuşurken de sesini yükseltme! Seslerin en çirkini, avazı çıktığı kadar bağıran eşeğin sesidir.” Mustafa İslamoğlu "Yavrucuğum! Allah'a kulluğunu hakkıyla yerine getir, her zaman iyi ve doğru olanı önerip kötü ve yanlış olandan sakındır; başına gelenlere göğüs ger! Şüphesiz bütün bunlar kararlılık ve direnç isteyen işlerdendir." Ömer Nasuhi Bilmen Oğulcağızım! Namazı dosdoğru kıl ve maruf ile emret ve münkerden nehyet ve sana isabet edene sabreyle. Şüphe yok ki bu, kat'iyyen icab eden umûrdandır.» Ömer Öngüt “Oğulcuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçir. Bu hususta sana isabet edecek eziyete katlan! Çünkü bunlar azmedilmeye değer işlerdendir. ” Şaban Piriş Yavrucuğum, namazını kıl, iyiliği emret, kötülüğü engelle, başına gelene sabırlı ol. Çünkü bunlar, yapılması gereken işlerdir. Sadık Türkmen “Ey yavrucuğum! Gönderilmiş kitaptan ayetleri düşünerek namaz kıl, iyiyi emret, kötüden sakındır! Başına gelen şeylere sabret/dayan/yenmeye çalış. Şüphesiz bunlar, azmi gerektiren işlerdendir! Seyyid Kutub Oğulcuğum namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçmeye çalış ve başına gelene sabret. Çünkü bunlar yapılması gereken işlerdir. Suat Yıldırım Evladım, namazı hakkıyla ifa et, iyiliği yay, kötülüğü de önlemeye çalış ve başına gelen sıkıntılara bunlar azim ve kararlılık gerektiren işlerdendir. Süleyman Ateş "Yavrum namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçir ve başına gelene sabret. Çünkü bunlar yapılması gereken işlerdendir." Süleymaniye Vakfı "Oğulcuğum! Namazı kıl, marufu[1*] emret, kötülüğe engel ol; başına gelene de sabretgöğüs ger. İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir." [*] iyi olan şeyler Tefhim-ul Kuran Ey oğlum, dosdoğru namazı kıl, ma'ruf olanı emret, münker olandan sakındır ve sana isabet eden musibetlere karşı sabret. Çünkü bunlar, azmedilmesi gereken işlerdendir. Ümit Şimşek 'Oğlum, namazı dosdoğru kıl, iyiliği tavsiye et, kötülükten sakındır, başına gelene sabret. İşte bunlar, uğrunda azmedilmeye değer işlerdendir. Yaşar Nuri Öztürk "Yavrucuğum; namazı kıl, iyilik ve güzelliği belirlenene özendir, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındır, başına gelene sabret. Çünkü bunu yapabilmek, zorlu/önemli işlerdendir." En üste taşıEn alta taşıBu yazarın mealini okumaya devam et Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.
Lokman Suresi Meali - Elif, Lam, Mim. İşte bunlar mutlak doğru bilgiler ve öğütler içeren kitabın/Kuran’ın ayetleridir. Kulluk görevini en iyi şekilde yerine getirmek isteyenler için doğru yol kılavuzu ve bir rahmettir. Onlar ki, namazı kılarlar, zekâtı verirler ve bunlardır ahirete şeksiz şüphesiz inananlar. İşte bunlar, Rablerinin gösterdiği doğru yol üzerindedirler, işte bunlardır kurtuluşa erecek olanlar. Ama insanlardan öyleleri de var ki, bilgisizce başkalarını Allah yolundan saptırmak ve ayetleri geçersiz kılmak için bir takım boş hadisleri öne sürerler. İşte böylelerine perişan ve zelil edici bir azap vardır. Böyle birine ayetlerimiz okunduğu zaman, sanki kulaklarında kurşun varmış da hiç işitmemiş gibi yüz çevirir. İşte böylesini can yakıcı bir azapla uyar. İman edip de imanına yaraşır güzel işler yapanlara gelince; bunlar için nimetlerle dolu cennetler vardır. Üstelik bunlar orada kalacaklardır. Bu, Allah’ın hak/gerçek vaadidir. Zira O, mutlak üstün olan ve her hükmü doğru olandır. O, gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yaratan ve sarsılırsınız diye yeryüzünde kalkmaz kımıldamaz dağlar yerleştiren ve orada her türlü canlı varlığın üreyip çoğalmasını sağlayan Allah’tır. Biz gökten su indirerek onunla her türden güzel bitkilerin çift çift yeşermesini sağladık. İşte bu, Allah’ın yaratmasıdır. Allah ile aralarına koydukları neler yaratmışlar bana gösterin! Hayır! Gösteremezler yanlışta ısrar eden zalimler apaçık bir sapkınlık içindeler. Andolsun ki biz Lokman’a şu hikmeti vahyetmiştik “Her daim Allah’a şükret! Zira kim şükrederse ancak kendi iyiliği için şükretmiş olur, kim de nankörlük ederse iyi bilsin ki Allah hiç kimsenin şükrüne muhtaç olmayan ve her türlü övgüye layık olandır.” Lokman da, oğluna bu hikmetle öğüt vererek demişti ki – Yavrucuğum, sakın Allah’a şirk koşma, şirk çok korkunç bir zulümdür. Biz insana anne ve babasına iyi davranmasını emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlere katlanarak karnında taşıdı ve onun sütten kesilmesi de iki yılı buldu. Bunun için bize de anana babana da şükret unutma ki sonunda dönüş banadır! Eğer, hiç bir delile sahip olmadığın birtakım şeyleri bana şirk ortak koşman konusunda seni zorlarlarsa sakın onlara itaat etme! Ama yine de şu dünya hayatında onlarla iyi geçin, Daima gönülden bana yönelenlerin yolunu tut zira sonunda dönüşünüz bana olacak ben de size yaptıklarınızı bir bir haber vereceğim. – Yavrucuğum, yaptığın bir iyilik veya kötülük bir hardal tanesi ağırlığınca bile olsa, üstelik bir kayanın içinde saklı olsa veya göklerin ve yerin derinliklerinde kaybolsa Allah onu ortaya çıkarır. Zira Allah ilmiyle her şeye nüfuz eden ve her şeyden haberdar olandır. – Yavrucuğum, namazı kıl, iyiliği emret, kötülüğe engel ol, başına gelen sıkıntılara göğüs gererek sabret. Çünkü bunlar, kararlılık ve direnç isteyen işlerdir. – İnsanlara karşı kibirlenip onlardan yüz çevirme, yeryüzünde çalım satarak yürüme! Çünkü Allah, kendini beğenmiş kibirlileri sevmez. – Yürüyüşünde mütevazı, davranışlarında hep ölçülü ol. Konuşurken de sesini yükseltme! Çünkü seslerin en çirkini eşeğin sesidir. Allah’ın göklerde ve yerdeki her şeyi sizin hizmetinize sunduğunu ve sizi görünür görünmez onca nimetin içinde yüzdürdüğünü görmez misiniz? Ama insanlardan öyleleri de var ki herhangi bir bilgiye, ilahi bir kılavuza ve aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında ileri geri konuşup tartışırlar. Böylelerine – Allah’ın indirdiği kitaba/Kuran’a uyun, denilince – Hayır, biz, atalarımızdan ne gördüysek ona uyarız, derler. Peki ya şeytan atalarını cehennem azabına çağırmışsa? Her kim ihlâs ve samimiyetle özünü Allah’a teslim ederse sağlam bir kulpa yapışmış olur, unutmayın ki bütün işler önünde sonunda Allah’a varır. Ama kim de gerçekleri örtbas ederse artık onun küfrü seni üzmesin. Nihayetinde onların dönüşü bana olacaktır ben de onlara neler yaptıklarını bir bir haber vereceğim Zira Allah kalplerdeki en mahrem sırları bilendir. Biz o nankörleri dünya nimetlerinden biraz faydalandırır sonra da onları çok ağır bir azaba uğratırız. Eğer sen onlara – Gökleri ve yeri kim yarattı? Diye soracak olsan. Kesinlikle “Allah’tır” derler. Sen de de ki – Hamdolsun Allah’a Fakat buna rağmen onların çoğu bu gerçeği bilmiyorlar. Zira göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Şüphesiz ki Allah, hiç bir şeye ihtiyacı olmayan ve övgülerin tümüne layık olandır. Eğer yeryüzünün bütün ağaçları kalem olsa denizleri de mürekkep olsa, hatta bunlara yedi deniz daha eklense, yine de Allah’ın kelimeleri yazmakla tükenmezdi. Nitekim Allah her işinde mükemmel olan ve her hükmü doğru olandır. Hepinizin yaratılması da diriltilmesi de Allah için tek bir kişiyi yaratmak ve diriltmek kadar kolaydır. Kuşkusuz Allah, her şeyi işitendir ve her şeyi görendir. Allah’ın geceyi kısaltıp gündüze, gündüzü de kısaltıp geceye kattığını güneşi ve ayı da sizin istifadenize sunduğunu görmüyor musunuz, her biri belirli bir süreye kadar kendi yörüngesinde akıp gidiyor. Allah’ın sizin her yaptığınızdan haberdardır. İşte bu, Allah’ın hakkın kendisi olduğu, onların Allah ile aralarına koyup dua ile yalvardıklarının da batıl olduğu ve Allah’ın yüceler yücesi ve tek büyük olduğu gerçeğindendir. Yine belgelerini sizin gözünüzün önüne sermek için Allah’ın nimeti sayesinde denizde gemilerin süzülüp gittiğini görmez misin? İşte bunda sıkıntılara çokça sabreden ve nimetlerin hakkını vererek şükredenler için alınacak nice mesajlar vardır. Her biri dağ gibi dalgalar onları dört bir yandan sardığında, şirkten arınarak yalnız Allah’a yalvarıp yakarırlar. Fakat Allah onları kurtarıp karaya çıkarınca da onlardan bir kısmı tevhit ile şirk arası bir yol tutar zaten bizim ayetlerimizi nankör kâfirlerden başkası bile bile inanmamazlık etmez. Öyleyse ey insanlar, Rabbinize karşı gelmekten sakının ve ne evladın babaya ne de babanın evladına herhangi bir fayda sağlayamayacağı o günün dehşetinden korkun! Bilesiniz ki Allah’ın vaadi mutlaka gerçekleşecektir, o halde şu geçici dünya hayatı sizi aldatmasın. Bir de o çok aldatıcı sizi Allah ile aldatmasın! İyi bilin ki son saatin bu dünyanın sonunun ne zaman geleceği bilgisi yalnızca O’nun katındadır. Yağmuru yağdıran Allah’tır. Anne karnındaki ceninlerin durumunu bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını ve başına ne geleceğini bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah’tır her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan.
Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Vevassaynâ-l-insâne bivâlideyhi hamelet-hu ummuhu vehnen alâ vehnin vefisâluhu fî âmeyni eni-şkur lî velivâlideyke ileyye-lmasîruVe biz, insana, anasınababasına itaat etmesini tavsiye ettik; anası, yaratılışı zayıf olduğu halde gebelikle büsbütün zayıflamış, fakat gene de onu taşımıştı ve gebelikle sütten kesme müddeti, iki yıl sürmüştü; artık şükret bana ve ananla babana; dönüp geleceğin yer, benim tapımdır. Biz insana anne ve babasını onlara iyilikle davranmayı da emir ve tavsiye ettik. Çünkü annesi onu, zorluk üstüne zorlukla karnında taşımıştır. Onun sütten ayrılması ise, iki yıl içinde tamamlanır. Bu nedenle hem Bana, hem anne ve babana şükret ki, dönüş yalnız Banadır.’ Şükür mü, nankörlük mü yaptığınızın hesabı sorulacaktır. Ve biz insana, anne babasına karşı iyi davranmasını emrettik. Annesi onu nice acılara ve zayıflığa katlanarak karnında taşıdı. Onun sütten kesilmesi de, iki yıl sürer. Öyleyse ey insanoğlu! Bana, sonra ana babana şükret. Unutma ki, bütün yollar sonunda bana insana, ana-babasına iyi davranmasını tekrar tekrar tavsiye ettik. Anası onu, günden güne ağırlaşan sıkıntılara katlanarak karnında taşımıştır. İki yıl emzirmiş. İki yıl sonunda onu sütten kesmiştir. İşte bunun için “Bana şükret, anana-babana teşekkür et” diye tekrar tekrar tavsiyede bulunduk. Sonuçta yalnız benim huzuruma gelip hesap Kur’ân-ı Kerim, 2/233; 17/24; 46/ insana anne ve babasını tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflığa düşerek taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. Bana ve anne babana şükret. Dönüş yalnız insana anne ve babasını onlara iyilikle davranmayı tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla karnında taşımıştır. Onun sütten ayrılması, iki yıl içindedir. 'Hem bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız banadır.'Biz, insana, ana-babasını onlara iyilik yapmasını da emrettik. Anası, onu, karnında meşakkat üstüne meşakkatla taşımıştır, çocuk karında büyüdükçe zahmet çoğalmıştır. Sütten kesilmesi de iki sene içindedir; ve insana dedik ki “- Hem bana, hem de ana-babana şükret, dönüş ve geliş ancak banadır.”Lokman’a “şükret” diye hikmet verdik ve insana da ana babası hakkında tavsiyede bulunduk “Bana ve ana-babana şükret” diye. Anası onu zor şartlar içinde taşır, iki sene ona süt emzirir. Sonra genç olur, ihtiyar olur ve en son Biz’e insana, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu, sıkıntı üstüne sıkıntı çekerek karnında taşıdı. Sütten kesilmesi iki yıl içinde oldu. “Bana ve anne babana şükret!” dedik. Dönüş sadece insana, anasına, atasına iyilikle ısmarladık, zayıflıktan zayıflığa düştü o; onu anası taşımıştır, sütten ayrılması iki yıl tutar, hemi bana, hemi de anana, atana şükreyleyesin, döneceğin banadırİnsana da anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. İşte onun için insana şöyle emrettik “Hem bana ve hem de anne babana şükret! Dönüş yalnız banadır.”Allah’a şükretmekle anne-babaya teşekkür etmenin aynı cümlede birlikte yer alması, anne-babaya hizmetin ne kadar ehemmiyetli olduğunu göstermektedir. ... Devamı..İnsana peder ve vâlidesine hürmet itmeği vasiyet itdik, vâlidesi ânı karnında taşıdı, pek çok zahmete dûçâr oldı, iki seneden sonra memeden kesdi. Bana ve ebeveynine karşu minnetdâr ol, nihâyet her şey bana rücû’ insana, ana ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Annesi onu, güçsüzlükten güçsüzlüğe uğrayarak karnında taşımıştı. Çocuğun sütten kesilmesi iki yıl içinde olur. Bana ve ana babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş Bana' da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur.[430] İşte onun için insana şöyle emrettik “Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.”Çocuğun süt emme müddetiyle ilgili olarak ayrıca bakınız Bakara sûresi, âyet, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. İşte bunun için önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak insana ana babasını öğütledik. Annesi onu büyük bir güçlükle taşır. Sütten kesilmesi iki yıl içinde olur. Bana ve ana babana teşekkür etmelisin. Dönüş 46 biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. Biz insana "Bana, anana ve babana şükret" diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak insana ebeveynini de tavsıye ettik - anası onu za'f, za'f üstüne taşıdı, süt kesimi de iki sene içinde şükret diye bana ve anana babana, ki banadır gelişİnsana, anne ve babasını vasiyet ettik. Onu, annesi zorluk üzerine zorluk içinde taşıdı. İki yıl boyunca ona süt verdi. Bana, anne ve babana şükret!¹ Dönüş Allah\ın verdiği nimetlerin, anne ve babanın sağladığı imkânların karşılığında, minnettar ol, sorumlu davran, ne gerekiyorsa onu insana ana ve babasını tavsiye etdik. Onun anası kendisini za'f üstüne za'f ile taşımışdır. Sütden ayrılması da iki yıl sürmüşdür. Bana ve ana ve babana şükret. Dönüşün ancak banadır» dedik.İnsana, ana-babasını gözetip, onlara iyilik etmesini de tavsiye ettik.2 Anası onu, zayıflık üstüne zayıflık çekerek karnında taşımıştı. Sütten ayrılması da iki sene içinde olur.Bu yüzden “Bana şükret! Ana-babana da!” diye tavsiye ettik. Dönüş ancak banadır.2Bakınız; sahîfe 396, hâşiye 1, 2Biz insana ana babasına iyilik yapmasını tavsiye ettik. Annesi onu zorluk üstüne zorluklarla taşımış ve bebeğin annesinden ayrılması iki yıldır. Zahmetle seni büyütmelerinden dolayı Bana ve ana babana şükret, çünkü dönüş insana anasını, babasını saymasını salık verdik. Anası onu ne sıkıntılarla karnında taşımıştı. Emzirmesi de iki yıl sürmüştü. Bana da, anana, babana da şükret. Sonunda ancak bana insana anaya, babaya iyilikte bulunmayı tavsiye ettik, hususa anası zaaftan zaafa düşerek ona gebe olmuştu. Onun sütten kesilmesi iki yılda oldu. Bana ve ana ve babana şükret, dönüş insana, anne babasına karşı iyi davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi iki yıl içinde olur. O hâlde ey insanoğlu! “Bana ve anne babana Dönüş yalnız Banadır.”4 Krş. Bakara, 2/83; İsrâ, 17/23Biz insana anne ve babasını iyilikle tutmasını tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla karnında taşımıştır. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. “Hem bana, hem de anne ve babana şükret, dönüş yalnız banadır.”“Biz insanoğluna, ana babasına güzelce itaat etmesini ve onlara her zaman iyi davranmasını emrettik. Fakat annenin yeri bambaşkadır. Çünkü annesi, nice sıkıntı ve meşakkatlere katlanarak onu dokuz ay boyunca karnında taşıdı; bununla da kalmadı, tam iki yıl boyunca onu emzirdi ve gece gündüz demeden uykusunu, rahatlığını terk ederek onun bakımıyla ilgilendi. Öyleyse, ey insan; Bana ve ana babana şükret! Unutma ki, dönüşün Banadır!-“Bana ve ana-babana teşekkür et!” diye İnsan’a ana-babasıyla ilgili tavsiyede bulunduk. Onu, yorgunluk üstüne yorgunluk halinde taşıdı. Sütten kesilmesi iki yıldadır. Gidip Varış biz insana hiçbir sevgiyi ata sevgisiyle bir tutmamasını önermişizdir. -hele de kendisini, binbir sıkıntıyla karnında taşımış, iki yıl da emdirmiş olan " Bana ve iki atana teşekkür et. Zira sonunda bana gelip hesap vereceksin " babana iyilik yap diye insana tavsiye ettik. Annesi onu büyük zorluklarla karnında taşıdı. Üstelik karnında taşırken zayıf düşerek gücünü yitirdi. Yine de karnında taşımaktan hoşnutsuzluk duymadı. Doğumundan sonra iki yıl sütüyle besledi, baktı, büyüttü. Onun için anneye şefkati veren Allah’a, annene ve babana şükret! Bilin ki dönüş sadece Allah’adır. Katımıza döndüğünüzde yaptıklarınızla baş başa insana, ana babasını onlara güzel davranmasını emretmişizdir. [*] Çünkü annesi onu sıkıntı üstüne sıkıntı ile taşımıştır. Sütten ayrılması kesilmesi de iki yıl içinde olur. [*] İşte bunun için “Bana ve ana babana şükret!” diye emretmiştik. Dönüş, yalnızca banadır. [*]Benzer mesajlar Bakara 283; Nisâ 436; Enâm 6151; İsrâ 1723-24; Meryem 1914, 32; Ankebût 298; Ahkâf 4615.,Bu ayet Ahkâf 4615 ile birlikte ok... Devamı..Biz insana, anne ve babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Zîrâ annesi onu, nice sıkıntılara katlanarak karnında taşıdı ve iki yıl da Ey İnsanoğlu! Önce Bana, sonra da anne ve babana şükret, dönüş ancak Bu âyetten emzirme müddetinin en fazla iki sene olduğu anlaşılmaktadır. Emzirme ile ilgili olarak Bk. Bakara 233 ve dipnotu, Ankebut 8, Lokman 1... Devamı..[Allah diyor ki] Biz, insana, anne babasına karşı iyi davranmasını emrettik annesi onu nice acılara katlanarak karnında taşıdı ve çocuğun annesine bağımlılığı iki yıl sürdü; ¹⁴ [öyleyse, ey insanoğlu,] Bana ve anne babana şükret, [unutma ki] bütün yollar sonunda Bana ulaşır’. ¹⁵14 Lafzen, “onun sütten kesilmesi iki yıl içindedir” veya “içinde olmuştur”. Bazı dilbilimcilere göre fisâl terimi, ana rahmine düşme, hamilelik, do... Devamı..Biz insana anne ve babasına iyi davranmasını emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlere katlanarak karnında taşıdı ve onun sütten kesilmesi de iki yılı buldu. Bunun için bize de anana babana da şükret unutma ki sonunda dönüş banadır! 2/233, 17/23, 46/15...17Nitekim Allah şöyle buyurur “Biz insana anne babasına iyi davranmasını emrettik.[³⁶⁴²] Annesi onu ağır acılara katlanarak karnında taşıdı ve onun sütten kesilmesi iki yılda gerçekleşti[³⁶⁴³] şu halde ey insan, Bana ve anne babana şükret;[³⁶⁴⁴] ama sonunda dönüş yalnızca Banadır!”[³⁶⁴⁵][3642] Allah Rasûlü’ne Mekkeli inkârcıların yönelttiği “Ebeveyni evladından ayırıyor” suçlamasına zımnî cevap. [3643] Çocuğun annesine zorunlu olar... Devamı..Ve insana ana ve babasını tavsiye ettik. Onu anası zaaf üstüne ile yüklenmişti. Onun sütten kesilmesi de iki sene içindedir. Bana şükret ve ana ile babana da. Dönüş de Bana'dır» dedik.Biz insana, annesine babasına iyi davranmasını emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yıl kadar sürer. İnsana buyurduk ki “Hem Bana, hem de annene babana şükret, unutma ki sonunda Bana döneceksiniz. ” [2, 233; 46, 15; 17, 24]Biz insana, ana babasını tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflık çekerek karnında taşımıştır. Ona gebe kaldığından itibaren ta doğuruncaya kadar günden güne güçsüzleşmiş, ağırlaşmıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olmuştur. Bunların hepsi, güç şeylerdir. Onun için biz insana "Bana ve anana-babana şükret, dönüş banadır."Ve biz insâna baba ve anasıyla vasiyet itdik, anası onı za'f üzerine za'fa sabır iderek karnında taşıdı. Ve iki sene emzirdikden sonra südden kesdi. Ve ona "Bana ve babanla anana şükür it. Ve geleceğiniz yer benim katımdır" insana, ana ve babasına karşı görev yükledik; anası onu, üst üste gelen güçlüklerle taşımıştır. Sütten kesilmesi iki yıl içindedir. Ey insan! Hem bana, hem de anana ve babana olan şükran borcunu öde. Dönüşünüz anne ve babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu sıkıntıdan sıkıntıya düşerek karnında taşıdı. Sütten kesilmesi de iki yılı buldu. Şükret bana ve anne ve babana. Bana'dır dönüş!Biz insana, anne-babasına iyilik etmesini emrettik. Annesi onu zaaftan zaafa düşerek taşımış; sütten kesilmesi de iki yılda olmuştur. Onun için, Bana ve anne-babana şükret. Dönüş ancak insana anne-babasını önerdik Annesi onu güçsüzlükle taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yılda olmuştur. O halde bana ve ana-babana şükret. Dönüş ıśmarladuķ ādemiye atasını. götürdi anı anası ża'iflıķ ża'iflıķ üzere. daħı südden ayırmaġı anuñ iki yıl içinde kim “şükr eyle baña daħı ataña anaña”. bendin yañadur dönecek ıṣmarladuḳ ādem oġlına atasını ve anasını. Getürdi anı anası żaīflıḳbile, żaīflıḳ üstine. Südden kesilmegi iki yıldadur. Şükr eyle baña, atañaanaña iḥsān eyle. Gelecek yir benüm insana ata-anasına yaxşılıq etməyi, valideyninə yaxşı baxmağı, onlarla gözəl davranmağı tövsiyə etdik. Anası onu bətnində çox zəif bir halda daşımışdı. Uşağın süddən kəsilməsi isə iki il ərzində olur. Biz insana buyurduq “Mənə və ata-anana şükür et. Axır dönüş Mənədir!And We have enjoined upon man concerning his parents. His mother beareth him in weakness upon weakness, and his weaning is in two years. Give thanks unto Me and unto thy parents. Unto Me is the We have enjoined on man to be good to his parents in travail upon travail did his mother bear him, and in years twain3596 was his weaning hear the command, "Show gratitude to Me and to thy parents to Me is thy final The set of milk teeth in a human child is completed at the age of two years, which is therefore the natural extreme limit for breast-feeding. In ... Devamı..
❬ Önceki Sonraki ❭ وَلَقَدْ ءَاتَيْنَا لُقْمَٰنَ ٱلْحِكْمَةَ أَنِ ٱشْكُرْ لِلَّهِ ۚ وَمَن يَشْكُرْ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِۦ ۖ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَنِىٌّ حَمِيدٌ Ve lekad âteynâ lukmânel hikmete enişkur lillâhlillâhi, ve men yeşkur fe innemâ yeşkuru li nefsihnefsihî, ve men kefere fe innellâhe ganiyyun hamîdhamîdun. Andolsun, biz Lokmân’a “Allah’a şükret” diye hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır. Diyanet İşleri Başkanlığı Andolsun, biz Lokmân’a “Allah’a şükret” diye hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır. Diyanet Vakfı Andolsun biz Lokman´a Allah´a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Andolsun ki, Lokman´a Allah´a şükret!» diye hikmet verdik; kim şükrederse kendi iyiliğine eder; kim de nankörlük ederse, muhakkak Allah herşeyden müstağnidir, övülmeye layıktır. Elmalılı Hamdi Yazır Andolsun ki biz, Lokman´a Allah´a şükret!» diye hikmet verdik. Kim şükrederse kendi iyiliğine eder. Kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övülmeye layıktır. Ali Fikri Yavuz Doğrusu peygamber değil de hikmet sahibi olan Lokmân’a, “Allah’a şükret!” diye ilim ve anlayış verdik. Kim Allah’a ibadet suretiyle şükrederse, ancak kendi nefsi için sevabına şükreder. Kim de nimeti inkâr ederse, şübhe yok ki Allah, onun şükrüne muhtaç değildir, Hamîd’dir= hamd olunmaya lâyıktır. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Şanım hakkı için Lokmana hikmet verdik ki şükret Allaha diye ve her kim şükrederse kendi lehine eder, her kim de nankörlük ederse her halde Allah ganiydir, hamîddir Fizilal-il Kuran Andolsun ki, biz Lokman´a hikmet verdik. Allah´a şükret» dedik, kim şükrederse kendisi için şükreder. Kim nankörlük ederse bilsin ki, Allah zengindir, övülmeye lâyık olandır. Hasan Basri Çantay Andolsun ki biz Lukman´a, Allaha şükret diye rek, hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendi fâidesi için şükreder. Kim de nankörlük ederse hiç şüphe yok ki Allah ganîdir müstağnidir, her hamde o lâyıkdır. İbni Kesir Andolsun ki; Biz, Allah´a şükret diye Lokman´a hikmeti verdik. Kim şükrederse; ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de küfrederse; muhakkak ki Allah; Gani´dir, Hamid´dir. Ömer Nasuhi Bilmen Zât-ı uluhiyetime andolsun ki, Lokman´a Allah´a şükret diye hikmet verdik ve her kim şükrederse ancak kendi nefsi için şükretmiş olur ve her kim de nankörlük ederse süphe yok ki, Allah ganîdir, hamîddir. Tefhim-ul Kuran Andolsun, biz Lokman´a Allah´a şükret» diye hikmet verdik. Kim şükrederse, artık o, kendi nefsi lehine şükreder. Kim de küfre saparsa, artık hiç şüphesiz Allah, Ganî hiç kimseye ve hiç bir şeye muhtaç olmayan dır, Hamîd hamd da yalnızca O´na ait dir.
وَلَقَدْ آتَيْنَا لُقْمَانَ الْحِكْمَةَ أَنِ اشْكُرْ لِلَّهِ ۚ وَمَنْ يَشْكُرْ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ ۖ وَمَنْ كَفَرَ فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ Ve le kad ateyna lukmanel hıkmete enişkür lillah ve mey yeşkür fe innema yeşküru li nefsih ve men kefera fe innellahe ğayniyyün hamıd Kelime Okunuşu Anlamı Kökü وَلَقَدْ veleḳad ve andolsun اتَيْنَا āteynā biz verdik لُقْمَانَ luḳmāne Lokman’a الْحِكْمَةَ l-Hikmete hikmet يَشْكُرْ yeşkur şükrederse فَإِنَّمَا feinnemā şüphesiz يَشْكُرُ yeşkuru şükreder لِنَفْسِهِ linefsihi kendisi için كَفَرَ kefera inkar ederse غَنِيٌّ ğaniyyun zengindir حَمِيدٌ Hamīdun övülmüştür Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı Ve andolsun ki biz, şükret Allah’a diye Lokmân’a hikmet verdik ve kim şükrederse faydası kendisinedir ve kim nankörlük ederse artık şüphe yok ki Allah, müstağnîdir, hamde lâyık odur. Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan Andolsun biz, Lokman’a isabetli söz söylemek ve iş yapmak hususiyeti, akıl ve derin bilgi verdik ve Allah’a şükret dedik. Çünkü O’na şükreden, kendi iyiliği için şükretmiş olur. Nankörlük etmeyi, yani Allah’tan gelen gerçekleri örtbas etmek suretiyle, yaşamayı tercih eden ise bilsin ki, Allah kesinlikle hiçbir şeye muhtaç değildir ve her zaman eksiksiz övgülere layıktır. Adem Uğur Adem Uğur Andolsun biz Lokman’a Allah’a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi Andolsun ki biz Lukman’a, Allâh’a şükretmesi için Hikmet sistemli düşünme aklı verdik... Kim şükrederse, sadece kendi benliğine şükreder... Kim de inkâr ederse hakikatindeki nimeti, şüphesiz ki Allâh Ğaniyy’dir, Hamiyd’dir. Ahmet Varol Ahmet Varol ’Allah’a şükret’ diye hikmeti verdik. Kim şükrederse ancak kendi için şükreder. Kim de nankörlük ederse şüphesiz Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, övgüye layık olandır. Ali Bulaç Ali Bulaç Andolsun, Lukman’a "Allah’a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse, artık o, kendi lehine şükreder. Kim inkar ederse, artık şüphesiz, Allah, Gani hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayandır, Hamiddir hamd yalnızca O’na aittir. Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz Doğrusu peygamber değil de hikmet sahibi olan Lokmân’a, "Allah’a şükret!" diye ilim ve anlayış verdik. Kim Allah’a ibadet suretiyle şükrederse, ancak kendi nefsi için sevabına şükreder. Kim de nimeti inkâr ederse, şübhe yok ki Allah, onun şükrüne muhtaç değildir, Hamîd’dir= hamd olunmaya lâyıktır. Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı Andolsun biz, Lokmân`a “Allah`a şükret” diye hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir; her türlü övgüye lâyıktır. Bekir Sadak Bekir Sadak And olsun ki, Lokman’a, Allah’a sukretmesi icin hikmet verdik. sukreden kimse ancak kendisi icin sukretmis olur. Nankorluk eden ise, bilsin ki, Allah her seyden mustagnidir, ovulmege layik olandir. Celal Yıldırım Celal Yıldırım And olsun ki Lukmân’a, Allah’a şükret diye hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendi lehine şükretmiş olur; kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki Allah ganiydir, hiç kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur, övülmeğe çok daha lâyıktır. Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu Andolsun ki, biz Lokman`a “Allah`a şükret” diye hikmet verdik. Kim Allah`ın nimetlerine şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur, övülmeye lâyıktır. Diyanet İşleri Diyanet İşleri Andolsun, biz Lokmân’a "Allah’a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır. Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı Andolsun biz Lokman’a Allah’a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. Edip Yüksel Edip Yüksel Lokman’a bilgelik verdik "ALLAH’a şükretmelisin." Kim şükrederse kendisi için şükreder; kim nankörlük ederse, elbette ALLAH muhtaç değildir, Çok Övülendir. Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır Andolsun ki biz, Lokman’a Allah’a şükret!» diye hikmet verdik. Kim şükrederse kendi iyiliğine eder. Kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övülmeye layıktır. Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran Andolsun ki, biz Lokman’a hikmet verdik. Allah’a şükret» dedik, kim şükrederse kendisi için şükreder. Kim nankörlük ederse bilsin ki, Allah zengindir, övülmeye lâyık olandır. Gültekin Onan Gültekin Onan Andolsun, Lokman’a "Tanrı’ya şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse, artık o kendi lehine şükreder. Kim küfrederse, doğrusu Tanrı ganidir, hamiddir. Harun Yıldırım Harun Yıldırım Andolsun biz Lokman’a Allah’a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay Andolsun ki biz Lukman’a, Allaha şükret diye rek, hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendi fâidesi için şükreder. Kim de nankörlük ederse hiç şüphe yok ki Allah ganîdir müstağnidir, her hamde o lâyıkdır. Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat And olsun ki, Lokmân`a `Allah`a şükret!` diye hikmet verdik. Ve kim şükrederse, artık ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, hiç şübhesiz ki Allah, Ganîhiçkimsenin şükrüne muhtaç olmayandır, Hamîd hamd edilmeye yegâne lâyık olandır. İbn-i Kesir İbn-i Kesir Andolsun ki; Biz, Allah’a şükret diye Lokman’a hikmeti verdik. Kim şükrederse; ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de küfrederse; muhakkak ki Allah; Gani’dir, Hamid’dir. İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz Biz şükretsin diye Lokman’a, insanlara hükmetme bilgisini verdik. Kim şükrederse, kendisi için şükretmiş olur. Kimde gerçekleri inkâr ederse, bilsin ki Allah sınırsız bir zenginliğe sahip olup, ihtiyaçsız ve övülmeye layık olandır. İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr Ve andolsun ki Lokman’a hikmet verdik ki, Allah’a şükretsin. Ve kim şükrederse, o taktirde sadece kendi nefsi için şükreder. Ve kim küfrederse inkâr ederse, o taktirde muhakkak ki Allah; Gani’dir kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur, Hamid’dir hamdedilen. Kadri Çelik Kadri Çelik Şüphesiz biz Lokman’a "Allah’a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse artık o, kendi nefsi lehine şükreder. Kim de nankörlüğe saparsa şüphesiz Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övülmeye layıktır. Muhammed Esed Muhammed Esed Biz, Lokman’a şu hikmeti bağışladık "Allah’a şükret; çünkü O’na şükreden kendi iyiliği için şükretmiş olur; nankörlük etmeyi tercih eden ise bilsin ki, Allah, kesinlikle hiçbir şeye muhtaç değildir ve her zaman hamde layıktır". Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu Doğrusu Biz Lokman`a da şu hikmeti bahşetmiştik "Allah`a şükret! Çünkü O`na şükreden kendi lehine şükretmiş olur. Fakat kim de nankörlük ederse, iyi bilsin ki Allah kendi kendine yeterli olandır, her tür övgüye layık olandır. Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen Zât-ı uluhiyetime andolsun ki, Lokman’a Allah’a şükret diye hikmet verdik ve her kim şükrederse ancak kendi nefsi için şükretmiş olur ve her kim de nankörlük ederse süphe yok ki, Allah ganîdir, hamîddir. Ömer Öngüt Ömer Öngüt Andolsun ki biz Lokman’a Allah’a şükretmesi için hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, övülmeye lâyık olandır. Sadık Türkmen Sadık Türkmen Ant olsun, Biz Lokman’a hikmet/bilgelik verdik. "Allah’a şükret!" diyerek. Kim şükrederse ancak kendisi içindir. Kim de inkâr/nankörlük ederse; Şüphesiz ki Allah; zengindir, her türlü övgüye lâyıktır. Seyyid Kutub Seyyid Kutub Andolsun ki, biz Lokman’a hikmet verdik. Allah’a şükret» dedik, kim şükrederse kendisi için şükreder. Kim nankörlük ederse bilsin ki, Allah zengindir, övülmeye lâyık olandır. Suat Yıldırım Suat Yıldırım Biz Lokmana "Allah’a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse kendisi için şükreder. Kim nankörlük ederse bilsin ki Allah müstağnidir, hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. Süleyman Ateş Süleyman Ateş Andolsun biz Lokman’a, "Allah’a şükret!" diye hikmet verdik, kim şükrederse kendisi için şükreder; kim nankörlük ederse Allâh zengindir, onun şükrüne muhtaç değildir, övülmüştür hamde lâyıktır. Şaban Piriş Şaban Piriş Allah’a şükretsin diye Lokman’a hikmet vermiştik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükreder; Kim de nankörlük ederse, şüphesiz Allah’ın ihtiyacı yoktur, hamde layıktır. Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an Andolsun, biz Lokman’a Allah’a şükret» diye hikmet verdik. Kim şükrederse, artık o, kendi nefsi lehine şükreder. Kim de küfre saparsa, artık hiç şüphesiz Allah, Ganî hiç kimseye ve hiç bir şeye muhtaç olmayan dır, Hamîd hamd da yalnızca O’na ait dir. Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk Yemin olsun, biz Lukman’a şu yolda hikmet verdik "Allah’a şükret." Şükreden kendisi lehine şükreder. Nankörlük edense şunu bilmeli Allah Ganî’dir, Hamîd’dir. Yusuf Ali İngilizce Yusuf Ali İngilizce we bestowed in the past Wisdom on Luqman "Show thy gratitude to Allah." Any who is so grateful does so to the profit of his own soul but if any is ungrateful, verily Allah is free of all wants, Worthy of all praise.
lokman suresi 12 ayet meali