🕹️ Sarı Nokta Için Vitamin Hapı Isimleri

Ji886pT. SARI NOKTA VİTAMİN HAPININ DEVLET TARAFINDAN KARŞILANMASINI ISTİYORUMЭта петиция собрала 4 231 подписантsedat çevik создала эту петицию, адресованную sağlık bakanlığı и Sarı nokta hastalığı geri dönüşümü olmayan ve uzun süreli ve sürekli kontrol gerektiren takip edilmesi gereken bir hastalık. Hastaların iğne tedsvisinin bir kısmını devletimiz karşılıyor çok şükür ama hastaların bir ömür boyu kullanması gereken vitamin hapları hapların devletimizce karşılanmasını istiyorum. Tüm hastalara şifa dilerim. Sarı nokta hastalığının görme merkezi olarak ifade edilen makula bölgesindeki patolojileri ifade ettiğini belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Şeyda Atabay, halk arasında 'Sarı Nokta Hastalığı' olarak bilinen makula dejeneresansına dikkat çekti. Atabay, söz konusu bölgenin renkli görmeyi ve görme keskinliğinin yüzde 90'ı gibi büyük bir bölümünü sağlayan en önemli retina bölümünü oluşturduğunu vurgulayarak, “Makula hastalıkları içinde en sık rastlanan hastalık yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak sıklığı gittikçe artan, yaşa bağlı makula hastalıkları yani yaşa bağlı sarı nokta hastalığıdır” dedi. Hastalığın ortaya çıkışında en önemli patolojinin retina tabakalarında yaşlanma olduğunu belirten Op. Dr. Atabay, şu bilgileri verdi "Retinanın bu fonksiyonlarındaki azalma sonucu, görme işlevi esnasında ortaya çıkan metabolik artıkların atılarak, retinanın altındaki damar tabakası tarafından uzaklaştırılması işlemi zamanla bozulacağından retina altında gittikçe artan birikintiler meydana gelir. Bu birikintilerin yarattığı tablo sonucu retina altında meydana gelen anormal damar yapılı oluşumlar ve kanamalar sonucu ortaya çıkan görme kayıpları en belirgin özellikleridir. Hasta başlangıçta okuma güçlüğü, kırık, çarpık, dalgalı görme, renkli görmede bozukluk gibi şikayetlerle hekime müracaat eder. İleri safhalarda ise baktığı yeri göremediğini ancak baktığı yerin etrafını görebildiğini ifade eder. Sarı nokta hastalığı belirtileri Sarı nokta hastalığı, yaşa bağlı olarak genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı bir süreç sonrasında gelişir. Yaşa bağlı makula dejenerasyonu Sarı nokta hastalığı erken ve geç evre olarak iki aşamaya sahiptir; Erken evrede makulada, pigmenter değişiklikler ve retina altı dokularda biriken "drusen" adı verilen lipid yağ içerikli birikimler vardır, görme keskinliği normaldir. Geç evre, yaş - eksüdatif - tip veya kuru - atrofik - tip olarak ikiye ayrılır, bu evrede görme kaybı vardır. Hastaların yaklaşık yüzde 80'inde halka arasında kuru tip olarak bilinen atrofik tip bulunsa da, görme kaybından yüzde 80-90 oranında eksüdatif tip yani yaş tip sorumludur. Atrofik tipte görme kaybı yıllar içerisinde gelişir. Atrofik tipte, bulguların başlangıcından yaklaşık 10 yıl sonra görme yüzde 0,1 seviyesine iner. Eksüdatif tipte ise görme kaybı daha ani olur. Görme kaybı ortalama olarak 75 yaşında ortaya çıkmaktadır. Elli yaşından sonra görülme sıklığında doğrusal bir artış olur. Geç tip Sarı nokta hastalığı görme hasarı var, 50 yaşının üzerindekilerin yüzde 2'sinde, 65 yaşın üzerindekilerin yüzde 0,7-1,4'ünde ve 85 yaşından sonra yüzde 11-19 oranında görülür. Keskin görmede bozukluk, bulanık-puslu görme...Görüntülerin ortası bulanık, ancak kenarları normal direkleri, kapı-pencere kenarları, yazıların satırları gibi düz çizgilerin dalgalı alanın ortasında karanlık ya da boş bir alanın belirmesi. Tedavi edilmezse ileri seviyede görme kayıpları meydana gelir. Önde gelen körlük sebeplerindendir. Ancak görmeyi artıracak bir tedavi yoktur. Azalmış olan görmeyi o seviyede muhafaza etmeye yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Risk faktörleri Hastalığı artıran risk faktörleri incelendiğinde tartışılmayan ve etkinliği kesin olan en önemli risk faktörü yaştır. Hastalık yaş ile doğru orantılı olarak artmaktadır. Yaş faktörüne ilave olarak risk faktörleri sıralandığında özellikle güneş ışığının fototoksik etkisi nedeniyle güneş ışınına fazla maruz kalan mesleklerde çalışanlarda ve kadınlarda daha sık görülür. Ayrıca kişide hipertansiyon bulunması, kan yağlarının yüksek olması ve ailevi hikâyesinin olması önemli faktörlerdir. Açık renkli gözler, hipermetroplar ve katarakt ameliyatı olanlar risk altında Öte yandan göz ve göze ait bazı faktörler de bu hastalığa ait riskler taşımaktadır. Özellikle açık renkli gözler, hipermetroplar ve katarakt ameliyatlı şahıslar öncelikli risk grubuna girerler. Ağır sigara içiciler önemli bir risk gurubu oluştururlar. Sigara, serum antioksidan seviyesini düşürür ve kan akımını bozar. Yine bu mekanizma ile vitamin A - C den zengin beslenme alışkanlığı olan ve çeşitli nedenlerle antioksidan çinko, magnezyum, selenyum kullanan şahıslarda sarı nokta hastalığı riski azalır. Güneşe maruziyet ise hastalığın riskini artırmaktadır. Hastalığın görülme sıklığı yaşın ilerlemesi ile doğru orantılı Hastalığın görülme sıklığı yaşın ilerlemesi ile birlikte artmaktadır. 70-74 yaşları arasında görülme sıklığı yüzde 25 iken 90 yaşın üzerinde yüzde 100'e yakın oranda görülür. Hastalık, 65 yaş üzeri şahısların yüzde 2'sine yakın bir bölümünde görmeyi yüzde 10 ve daha altına indiren önemli bir faktördür. Sarı nokta hastalığı tedavisi Kuru tip Herhangi bir tedavi yöntemi yoktur. Çeşitli vitamin ve element takviyelerinin ve bazı antioksidan özelliğe sahip olan ilaçların hastalığın gidişini yavaşlatabildiği söylenmektedir. Beslenme ve çevresel koşullarda geliştirmeler önerilir. Yaş tip Anormal olarak gelişme gösteren ve makulaya yarar yerine zarar veren damarların çok erken dönemde lazerle yakılarak geriletilmesi mümkündür. Fotodinamik lazer tedavisi Son yıllarda, tam sarı nokta altında gelişen yeni damarların geriletilmesi için bazı yeni tedavi yöntemleri geliştirilmektedir. Örneğin, fotodinamik tedavide vücuda, damardan ışığa duyarlı ilaçlar verilir. Bu ilaçlar lazer ışığını normal insan dokularından daha kolay emer, retina altındaki patolojik damarlar bu fotosensitif ilaçları çevre dokulardan daha yüksek oranda içermektedir buna bağlı olarak, uygulanan lazer ışığı seçici olarak bu patolojik dokuyu etkiler. Bu tedaviye "fotodinamik lazer tedavisi" adı verilir. Bu hastalıkta damarların oluşumunda yer alan bazı biyolojik aktif maddelere karşı geliştirilen ilaçlar da son yıllarda bu tedavide ilk sırayı almaktadır. Göz içine iğne tedavisinde bir çeşit protein anti-VEGF antikoru kullanılır. 75 - 85 yaş arası her üç kişiden birinde görülen sarı nokta hastalığının yaş tipinin tedavisinde göz içine iğneli enjekte yöntemi ile uygulanan, anti-VEGF ilaçları FDA tarafından onaylıdır. Tedavi süresince kullanılan anti-VEGF ilacı, göz arkasındaki göz hücreleri tarafından hastalık durumunda salgılanan ve yeni damar oluşturan proteini engelleyerek görme kaybını önler. 4 - 6 hafta aralıklarla göz içine enjekte edilen ilaç, sarı noktadaki yeni damar gelişimini durdurmakta ve hastanın şikayetlerini büyük ölçüde azaltmaktadır. Enjeksiyon en az 3 kez uygulanır; ancak daha fazla uygulanan hastalar da vardır. Enjeksiyon aralıkları hastanın tedaviye verdiği cevaba göre 4-6 hafta arasında değişmektedir. Sarı nokta tedavi edilmez ise görme yüzde 95 oranında azalır ve sonunda ileri bir görme kaybı gelişir". GIDAHATTI DERGİSİNİ ÜCRETSİZ İNDİRİN MediLifeGöz sağlığına hangi besinler iyi gelir?Besinler, göz sağlığımız için büyük önem taşıyor. Çoğumuz balık veya havuç yemenin gözlere iyi geldiğini duymuşuzdur. Veya göz kapağımızda arpacık çıktığında; çay ile kompres veya sarımsak sürmek gibi uygulamaları çoğumuz denemişizdir. Peki bunlar gerçekten doğru uygulamalar mı?Abone OlBesinler, göz sağlığımız için büyük önem taşıyor. Çoğumuz balık veya havuç yemenin gözlere iyi geldiğini duymuşuzdur. Veya göz kapağımızda arpacık çıktığında; çay ile kompres veya sarımsak sürmek gibi uygulamaları çoğumuz denemişizdir. Peki bunlar gerçekten doğru uygulamalar mı? Acıbadem Göz Sağlığı Merkezi'nden Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Banu Coşar göz sağlığımıza besinlerin etkileriyle ilgili halk arasında mit haline gelmiş 8 konu ile ilgili bilgi verdi1. Balıktaki Omega 3'ü Vücut Daha Kolay Kullanıyor Balık tüketimi ile alınan omega-3 yağ asitlerinin; görmeyi tehdit eden “yaşa bağlı sarı nokta hastalığı” ve kadınlarda “göz kuruluğu” riskini azalttığını gösteren bazı veriler mevcut. Omega-3’ten zengin balıklar arasında ton balığı, somon, uskumru, ringa, alabalık ve sardunya yer alıyor. Balık yağı hapları da, balık tüketiminin yerine geçiyor. Omega-3 yağ asitlerini bol içeren diğer besinler ise keten tohumu, ceviz ve koyu yeşil yapraklı sebzeler. Ancak, balıktaki omega-3’ün vücut tarafından kullanımı daha kolay Havuç, Göz Sinirlerine İyi Geliyor Havucun gözlere faydalı olduğu ve gece görüşünü artırdığı yönünde yaygın bir inanç vardır. Gerçekten de havucun içindeki beta-karoten A vitamini, gözün retina sinir tabakasında ışığı algılayan hücreler için gereklidir. “Rod” ve “kon” ismi verilen bu ışık algılayıcılar, ciddi A vitamini eksikliğinde fonksiyon görmez ve gece körlüğü oluşur. 3. Arpacığa Sarımsak Sürmeyin, Ilık Su Kompresi YapınArpacık ve şalazyon yağ kisti, göz kapağında şişlik yapan ve birbiri ile karıştırılan hastalıklar. Her iki hastalıkta da kirpik diplerindeki yağ bezlerinin kanal ağzı tıkanıyor. Ancak şalazyonda sadece tıkanıklık oluyor; arpacıkta ise tıkanıklığa ek olarak, mikrobik iltihaplanma söz konusu. Arpacığın tedavisi sıcak pansuman, antibiyotikli damla ve pomad ile yapılıyor. Şalazyonda ise bu tedaviye kortizonlu damlalar da ekleniyor. Sarımsağın içindeki sülfid bileşenlerinden “alisin”in antibakteriyel etkisi biliniyor. Ancak günümüzde pek çok antibiyotikli/kortizonlu damla ve pomad varken, sarımsak sürmek tavsiye edilen bir uygulama değil. Çayla kompres ise, çay yüzünden değil, sıcak etkisi ile arpacığa ve şalazyona iyi geliyor. Hiç çay kullanmadan, sadece sıcak su ile kompres yapın. 4. Salatalık Şişen Gözlere İyi Geliyor Göz altı torbaları, göz çevresindeki yağ torbalarından kaynaklanıyor. Yaş ilerledikçe, bu yağ torbalarını geride tutan zar gevşiyor ve yağlar öne doğru gelip, iyice belirginleşiyor. Ancak kimilerinde genç yaşlarda da yapısal olarak bu yağ torbaları belirgin olabiliyor. Sabahları, göz altları daha şiş oluyor. Bunun nedeni yatarken kan dolaşımı dağılımının değişmesi ve yerçekimi etkisi ile göz çevresinde sıvı cilde uygulandığında hafif “astringent” yani sıkılaştırıcı/büzüştürücü özellik gösteriyor. Bunun nedeni içindeki askorbik asit C vitamini ve kafeik asit. Salatalığın yapısının çoğunu ise su oluşturuyor. Bu da buzdolabından çıkarıldığında yarattığı soğutucu etkiyi sağlıyor. Salatalık hem içindeki “su tutucu etkiyi azaltan maddeler”, hem de “soğuk” etkisi ile göz kapaklarının üstüne konduğunda sabah şişliğini gerçekten azaltıyor. Ve eğer böyle bir uygulama yapmak istiyorsanız, -salatalık alerjiniz olmadığı müddetçe-, göz sağlığınız açısından bir sakıncası göz altı şişliklerini azaltmak için en etkin yol sabahları doğrudan soğuk kompres yapmak Bunun için, buz veya eczaneden aldığınız soğutucu jel poşetlerini kullanabilirsiniz. Soğuk kompres, göz çevresindeki damarları büzerek göz altında biriken ödemin şişliğin azalmasını sağlıyor. Ama tabii göz altı torbaları çok belirginse, kalıcı çözüm ancak “blefaroplasti” denen operasyonla Badem Yağı Kirpikleri Uzatmıyor Badem yağı “almond oil” içerdiği antioksidanlar nedeni ile pek çok göz çevresi kreminin ve makyaj temizleyicinin içinde bulunuyor. Ancak badem yağının kirpikleri uzattığını gösteren bilimsel bir çalışma yok. Kirpikleri gürleştirdiği bilinen tek madde, bazı göz tansiyonu ilaçlarının içinde bulunan “prostaglandin anologları”. Ama göz tansiyonu hastası değilseniz, sakın bu göz damlalarını kullanmayın çünkü kontrolsüz göz damlası kullanımının istenmeyen başka yan etkileri de Parlak Gözler İçin Sakın Limon Sıkmayın Asla böyle bir uygulama yapmayın. Limonun gözleri parlatan bir etkisi yoktur. Aksine limonun içindeki sitrik asit ve düşük pH yüzünden gözleriniz kızarır, yanar ve tahriş olur. 7. Göze Özel Vitamin, Sarı Nokta Hastalığına Faydalı Gözler için özel olarak üretilmiş vitamin hapları mevcut. Bu vitamin kombinasyonları, yaşa bağlı sarı nokta hastalığının ileri evreye geçme riskini %25 oranında azaltıyor. Yaşa bağlı sarı nokta hastalığı, yaşlılıkta görme kaybına en sık yol açan hastalıklardan biri. Sarı nokta hastalığının ilerlemesini yavaşlatıcı etkiye sahip formulasyon şöyleC vitamini 500 mgE vitamini 400 IUBeta-karoten 15 mgÇinko oksit 80 mgKuprik oksit 2 mgŞimdilik herkese değil, sadece yaşa bağlı sarı nokta hastalığı olanlara göz için ekstra vitamin kullanımı tavsiye Haftada 2 Balık, Fındık, Sebze-Meyve Gözlere İyi Gelir Göz sağlığı için beslenmenizde şu basit değişiklikleri yapmak faydalı1. Omega-6 yağ asitlerinden zengin pişirme yağları yerine daha az omega-6 içeren zeytinyağını tercih edin. Balıkta bol bulunan omega-3 yağ asitlerinin aksine, omega-6 yağ asitleri sağlıklı değil.2. Bolca balık, meyve ve sebze Doymuş yağlar ve margarinden Kızartılmış besinlerden bolca yeşil yapraklı sebze, haftada 2 porsiyon balık, fındık, sarı/turuncu meyve ve sebze tüketimi; vücut sağlığınız için olduğu gibi göz sağlığınız için de yararlı...göz sağlığına hangi besinler iyi gelir?Bu haberler de ilginizi çekebilir Çeşitli sebzelerde ihtiyaç duyulan vitaminlerin mevcut olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Nur Acar, "A,C, E vitaminleri, çinko, selenyum, lutein, zeaksantin ve omega 3 gibi vitamin, mineral ve antioksidanlar kullanılır. Bunların içinde lutein ve zeaksantin yaşlılığa bağlı görme problemlerinde çok önemli pigmentlerdir. Lutein, domates, havuç, kabak, karalahana, ıspanak, portakal, kivi ve avakadoda bol miktarda bulunur." Dr. Nur Acar, sarı nokta hastalığı ve tedavi yöntemlerine ilişkin bilgi verdi. Sarı nokta hastalığının tanımını yapan Acar, "Makula ya da diğer adıyla sarı nokta görme hücrelerinden oluşan, damar içermeyen, uzağı görmeyi ve renkleri algılamayı sağlayan bir bölgedir. Aydınlıkta görmeden sorumlu hücreler de burada bulunur." konusu hastalığın genellikle 55 yaş sonrası ortaya çıktığını belirten Acar, "Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. Görmeyi etkilemesi nedeniyle hastalığın ciddiyeti ilerledikçe yaşlı hastalar evde günlük işlerini tek başına yapma, araba kullanma ve alışveriş yapma gibi işlerini başkasından yardım almadan yapmakta zorlanırlar." diye nokta hastalığında ilk olarak maküladaki görme hücrelerinin damarların beslenmesinin bozulduğunu ifade eden Acar şöyle devam etti "Fast food yiyeceklerle beslenme ve aşırı şişmanlıkda sarı nokta hastalığına zemin hazırlayan etkenlerdendir. Doymuş yağ asitlerinden zengin katı yağ ve kırmızı et ağırlıklı beslenenlerde zaman içerisinde sarı nokta bölgesinde metabolizma bozulur. Buna bağlı olarak 'Drusen' adı verilen metabolizma atık maddeleri birikmeye başlar. Muayene sırasında kolaylıkla tespit edilen sarı noktalardaki bu maddelerin tipi, sayısı, büyükleri aslında ileride olabileceklerin bir göstergesidir. Bu maddelerin oluştuğu bölgelerde zaman içerisinde yavaş yavaş normal sinir hücrelerinde kuruma veya hasar başlar ve sonuçta kuru tip sarı nokta hastalığı oluşur."Hastalığın belirtilerinden de söz eden Acar, "Kuru tip sarı nokta hastalığının belirtileri son derece yavaş ve seyirlidir. Hastalar görme kalitelerinde bozulmadan ya da baktıkları alanın ortasında flu bir bölge görmekten yakınırlar. Bazı hastalar 'Etrafı görüyorum ama tam ortayı göremiyorum' diye yakınmalarını dile getirirler. Sarı nokta hastalığı en ileri formunda yüzde 95 oranında görme azalır. Görme yasal olarak körlük düzeyine gelir, ancak bu hastalıkta hastanın ışığı kaybetmesi söz konusu değildir. Sarı nokta hastalığında yaş tipi daha tehlikelidir ve kuru tip sarı nokta hastalığının yıllar içerisinde yaş tipe dönme ihtimali vardır. Bu nedenle kuru tip sarı nokta hastalığının erken dönemde teşhis edilerek takip altına alınması ve gerekli tedavinin başlanmasının önemi büyüktür." ifadelerini tedavinin vitaminle yapılabileceğini dile getiren Acar şunları söyledi "Sarı nokta hastalığının kuru tipinde koruyucu amaçlı olarak A, C, E vitaminleri, çinko, selenyum, lutein, zeaksantin ve omega 3 kullanılıyor. Tüm bunlar önemli antioksidan maddelerdir. Lutein ve zeaksantin normalde sarı noktada bulunan ve normal görmede fonksiyonu olan pigmentlerdir. Yaşlılığa bağlı görme problemlerinde önemli destek maddelerdir. Lutein, domates, havuç, kabak, karalahana, ıspanak, portakal, kivi ve avakadoda bol miktarda bulunur. Normal ideal diyette bile bu kadar yüksek dozu alabilmek mümkün olmamaktadır. Sarı nokta hastalığının kuru tipinde ideal olan hastaların koruyucu amaçlı tedavi hapları almasıdır. Bunlar ağız yoluyla alınan ilaçlardır. Çalışmalar makula dejenerasyonunun kuru tipinde vitamin, mineral, omega 3 ve antioksidanlarla yapılan koruma amaçlı tedavinin hastalığın ilerlemesini yavaşlattığını göstermektedir. Yine de sağlıklı ve hareketli bir yaşam, sigara içilmemesi, omega 3'den zengin akdeniz diyeti, bol balık ve koyu yeşil sebzelerden zengin diyet alınması, hipertansiyon, diyabet gibi damar hastalıklarının iyi kontrol altına alınmış olması ve güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunulması da dikkat edilmesi gereken noktalardır."Görme kalitesinin bozulmaması için önerilerde de bulunan Acar konuşmasını şöyle tamamladı "Bol bol balık yiyin. Özellikle omega 3 ve 6 açısında zengin olan alabalık, somon gibi balıkları tercih edin. Sebze ve meyve ağırlıklı beslenin. Ispanak, marul, brokoli gibi yeşil sebzeleri bol miktarda tüketin. Akdeniz tarzı beslenme idealdir. Kırmızı et, salam, sucuk gibi ürünleri tüketmeyin. Bitkisel yağları ve zeytinyağı tercih edin. Katı yağlardan uzak durun. Sigara içmeyin, fazla kilolara dur deyin. Hipertansiyon ve kalp hastalığı gibi sorunlarınız varsa tedavilerini ihmal etmeyin."CİHAN Doç. Dr. Nur Acar, sarı nokta hastalığına yakalananlara vitamin almalarını önerdi. Çeşitli sebzelerde ihtiyaç duyulan vitaminlerin mevcut olduğuna dikkat çeken Acar, "A,C, E vitaminleri, çinko, selenyum, lutein, zeaksantin ve omega 3 gibi vitamin, mineral ve antioksidanlar kullanılır. Bunların içinde lutein ve zeaksantin yaşlılığa bağlı görme problemlerinde çok önemli pigmentlerdir. Lutein, domates, havuç, kabak, karalahana, ıspanak, portakal, kivi ve avakadoda bol miktarda bulunur.” dedi. Dünya Göz Etiler Şubesi'nde görevli Doç. Dr. Nur Acar, sarı nokta hastalığı ve tedavi yöntemlerine ilişkin bilgi verdi. Sarı nokta hastalığının tanımını yapan Acar, "Makula ya da diğer adıyla sarı nokta görme hücrelerinden oluşan, damar içermeyen, uzağı görmeyi ve renkleri algılamayı sağlayan bir bölgedir. Aydınlıkta görmeden sorumlu hücreler de burada bulunur." dedi. Söz konusu hastalığın genellikle 55 yaş sonrası ortaya çıktığını belirten Acar, "Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. Görmeyi etkilemesi nedeniyle hastalığın ciddiyeti ilerledikçe yaşlı hastalar evde günlük işlerini tek başına yapma, araba kullanma ve alışveriş yapma gibi işlerini başkasından yardım almadan yapmakta zorlanırlar." diye konuştu. Sarı nokta hastalığında ilk olarak maküladaki görme hücrelerinin damarların beslenmesinin bozulduğunu ifade eden Acar şöyle devam etti "Fast food yiyeceklerle beslenme ve aşırı şişmanlıkda sarı nokta hastalığına zemin hazırlayan etkenlerdendir. Doymuş yağ asitlerinden zengin katı yağ ve kırmızı et ağırlıklı beslenenlerde zaman içerisinde sarı nokta bölgesinde metabolizma bozulur. Buna bağlı olarak Drusen’ adı verilen metabolizma atık maddeleri birikmeye başlar. Muayene sırasında kolaylıkla tespit edilen sarı noktalardaki bu maddelerin tipi, sayısı, büyükleri aslında ileride olabileceklerin bir göstergesidir. Bu maddelerin oluştuğu bölgelerde zaman içerisinde yavaş yavaş normal sinir hücrelerinde kuruma veya hasar başlar ve sonuçta kuru tip sarı nokta hastalığı oluşur." Hastalığın belirtilerinden de söz eden Acar, "Kuru tip sarı nokta hastalığının belirtileri son derece yavaş ve seyirlidir. Hastalar görme kalitelerinde bozulmadan ya da baktıkları alanın ortasında flu bir bölge görmekten yakınırlar. Bazı hastalar Etrafı görüyorum ama tam ortayı göremiyorum’ diye yakınmalarını dile getirirler. Sarı nokta hastalığı en ileri formunda yüzde 95 oranında görme azalır. Görme yasal olarak körlük düzeyine gelir, ancak bu hastalıkta hastanın ışığı kaybetmesi söz konusu değildir. Sarı nokta hastalığında yaş tipi daha tehlikelidir ve kuru tip sarı nokta hastalığının yıllar içerisinde yaş tipe dönme ihtimali vardır. Bu nedenle kuru tip sarı nokta hastalığının erken dönemde teşhis edilerek takip altına alınması ve gerekli tedavinin başlanmasının önemi büyüktür." ifadelerini kullandı. Koruyucu tedavinin vitaminle yapılabileceğini dile getiren Acar şunları söyledi "Sarı nokta hastalığının kuru tipinde koruyucu amaçlı olarak A,C, E vitaminleri, çinko, selenyum, lutein, zeaksantin ve omega 3 kullanılıyor. Tüm bunlar önemli antioksidan maddelerdir. Lutein ve zeaksantin normalde sarı noktada bulunan ve normal görmede fonksiyonu olan pigmentlerdir. Yaşlılığa bağlı görme problemlerinde önemli destek maddelerdir. Lutein, domates, havuç, kabak, karalahana, ıspanak, portakal, kivi ve avakadoda bol miktarda bulunur. Normal ideal diyette bile bu kadar yüksek dozu alabilmek mümkün olmamaktadır. Sarı nokta hastalığının kuru tipinde ideal olan hastaların koruyucu amaçlı tedavi hapları almasıdır. Bunlar ağız yoluyla alınan ilaçlardır. Çalışmalar makula dejenerasyonunun kuru tipinde vitamin, mineral, omega 3 ve antioksidanlarla yapılan koruma amaçlı tedavinin hastalığın ilerlemesini yavaşlattığını göstermektedir. Yine de sağlıklı ve hareketli bir yaşam, sigara içilmemesi, omega 3’den zengin akdeniz diyeti, bol balık ve koyu yeşil sebzelerden zengin diyet alınması, hipertansiyon, diyabet gibi damar hastalıklarının iyi kontrol altına alınmış olması ve güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunulması da dikkat edilmesi gereken noktalardır." Görme kalitesinin bozulmaması için önerilerde de bulunan Acar konuşmasını şöyle tamamladı "Bol bol balık yiyin. Özellikle omega 3 ve 6 açısında zengin olan alabalık, somon gibi balıkları tercih edin. Sebze ve meyve ağırlıklı beslenin. Ispanak, marul, brokoli gibi yeşil sebzeleri bol miktarda tüketin. Akdeniz tarzı beslenme idealdir. Kırmızı et, salam, sucuk gibi ürünleri tüketmeyin. Bitkisel yağları ve zeytinyağı tercih edin. Katı yağlardan uzak durun. Sigara içmeyin, fazla kilolara dur deyin. Hipertansiyon ve kalp hastalığı gibi sorunlarınız varsa tedavilerini ihmal etmeyin."

sarı nokta için vitamin hapı isimleri