🐁 Kredi Kartı Vade Farkı Caiz Mi
HayrettinKaraman hocada, dar gelirli için konut kredisi kullanımını caiz görür. (16-03-2007 Yenişafak) Faizli muameleden kaçınabiliyorsak, mutlaka kaçınılmalıdır. Zorunlu olarak ev almak isteyenler, taksitle ev alma yoluna giderlerse, ödenen vade farkı olur, faiz olmaz. BANKADAN ALINAN MAAŞA FAİZ BULAŞIR MI?
Birmalı peşin olarak satmak caiz olduğu gibi, vadeli ya da taksitle satmak da caizdir. Peşin veya çeşitli vadelere göre taksitlendirilerek satışa sunulan bir malın, değişik alternatifleri gözden geçirdikten sonra bunların birini tercih edip, akdi onun üzerine kurmak suretiyle vadeli veya taksitli olarak satımında dinen bir
Evmanya’da Kredi Kartı Geçerli Mi? 23 Ocak 2017 15 Ocak 2017 Forex Haberler. 4 ay ya da 6 ay olabilmekte ve hiçbir şekilde vade farkı talep edilmemektedir.
Gerekinternet üzerinden msn yoluyla yazışarak gerek aracı kurumların sağladığı canlı destek hatlarından faydalanarak, tüketicinin birikmiş borcu vade farkı da eklenerek hesaplanır. Ortaya çıkan yeni meblağa kurum tarafından ödenmeye taahhüt edilir. Sonrasında kredi kartı borcu taksitlendirme
Biriyilik yapamasa da, hiç olmazsa, Müslümanların zararına çalışmayı önlemek de ibadet olur. Vazifeden istifa etmek de, bunun için, caiz değildir. (S. Ebediyye) Bazılarının, (Yusuf aleyhisselamın dininde gayri müslime hizmet caiz idi, Müslümanlıkta yoktur) demelerinin hiç ilmi kıymeti yoktur.
CEVAP. Bir mal? peşin ucuz, veresiye veya taksitle pahal? satmak caizdir. Vade fark? istemek ise caiz değildir. Vadeli sat?şla, vade fark? ayr? şeylerdir. Mesela 10 milyon liral?k mal?, ihsan ederek, 5 milyon liraya satmak caiz olduğu gibi, vadeli veya vadesiz olarak 15 milyon liraya satmak da caizdir.
Kart kullanım limitinin, satış tutarı + vade farkı tutarı üzerinde olmalıdır. • Sizde kalan nüshayı 5 yıl saklayın. 4.2. Vade Sorgulama • VADELİ SATIŞ işlemini seçiniz. • Sonraki ekranda VADE SORGULAMA seçeneğini seçiniz. • TUTAR GİRİNİZ ekranında peşin satış tutarını girip GİRİŞ tuşuna basınız.
jKgi. Vade farkı caiz midir? - reyhan - 12-05-2010 0921 Linki görebilmek için giriş yapmanız ya da üye olmanız gerekir. İslâm ister peşin, ister vadeli olsun alış-verişi mübah kılmıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurur “Allah alış verişi helâl, faizi haram kılmıştır.” Bakara, 2/175 Peşin satışlarda kâr eklemek meşru olduğu gibi vadeli satışta da meşrudur. Hatta vadeli satışta para bir süre ticaret işinde kullanılamayacağı ve eşyanın alış fiyatlarının yükseleceği dikkate alınarak kâr oranı yüksek tutulabilir. Kısaca bir kimse peşin alan müşterisine %15 uygularken, altı ay vadeli almak isteyene %35 kâr oranı uygulasa bu mümkün ve caizdir. Pazarlık safhasında peşin veya aylara göre vadeli fiyat müzakereleri sonunda belirli bir mal ve miktarı belli bir fiyat üzerinde bağlanınca akit tamamlanmış olur. Ancak satıcının peşin fiyatını esas alıp, bunun üzerine banka kredi faizleri eklemek suretiyle müşterilerine faizli finansman kullandırdığını düşünmesi ve vade farkı için böyle bir imaj uyandırılması müslümanı meşgul etmemelidir. Ameller niyetlere göredir. Anlaşma sağlanınca satılan mal, onun tek fiyat halinde bedeli ve bu bedelin içinde kâr unsuru vardır. Hanefî fakihlerinden Serahsî vadeli satışta tarafların çeşitli fiyatlar üzerinde pazarlık yapabileceğini belirttikten sonra konuyu şöyle sonuca bağlar “Taraflar kendi aralarında, anlaşır, belirli bir satış bedeli tespit etmeden ayrılmaz ve bu tek fiyat üzerinde akdi bitirirlerse bu caizdir. Çünkü bu takdirde, aktin sahih olmasının şartını yerine getirmiş olurlar.” Serahsî, Mebsût, XIII, 7 Vade farkı caiz midir? - zphss - 12-05-2010 0951 Vadeli alışverişlerde kredi kartı kullanılması sonucu kredi kartında yapılan limit kısıtlaması ve asıl firmanın bankadan parasını peşin olarak alması birçok hanefi alimi şafii alimlerin neredeyse tamamı maliki ve hanbeli alimlerin çok büyük çoğunluğu tarafından caiz görülmemiştir. Kredi kartında ki limit kesimi aslında işlemin bir kısımda peşin olarak işlem görmesi kısmını doğurduğundan dolayı faize tekabül eder denilmiştir, bunun yanında alışveriş firması vade anlaşması yapmaz ve bankadan parasını taksitle alıp peşin istemezse bankanın vade farkı koyması yasal olarakta suçtur, kısaca bizi dara sokan firmaların aç gözlük yapmasıdır RE Vade farkı caiz midir? - göks - 02-11-2014 1901 Dinimiz alışverişi helâl kıldığı gibi, gayrimeşru kazanç yollarını yasaklamıştır. Böylece, iş dünyasının sıhhatli ve insaf ölçüleri üzerinde yürümesi temin edildiği gibi, aynı zamanda kişinin uhrevî mes'uliyeti de kaldırılmış olur. Yani, kişi bütün yaşayışında dininin emirlerine riayet ederse, dünya ve ahirette rahat eder. Alışveriş ister peşin olsun, isterse veresiye olsun, meşruiyet sınırları içinde cereyan etmek şartıyla mubah ve caizdir. Bu hususta dinî teşvikler de mevcuttur. Sonra namaz kılınınca yeryüzüne dağılın da Allah'ın fazlından rızık arayın» mealindeki âyet-i kerime mü'minin hem iş hayatını, hem de ibadet hayatını birlikte yürütmesini tavsiye etmektedir. Alışverişte esas olan, ticaret yapıp kâr etmek olduğu gibi, bu muamele aynı zamanda amme hizmeti olması açısından da insanlığa yapılan bir hizmettir. Zaten helâl çerçevede kalındığı müddetçe her nevi meşguliyet ibadet hüviyetine bürünmektedir. Dolayısıyla manevî mükâfatı da bulunmaktadır. İslâm hukukunda umumî olarak kâr sınırı getirilmezken, bunun, piyasanın durumuna ve kişilerin insaf ve vicdanlarına bırakılması, ticaret ehline büyük bir sorumluluk getirmektedir. Her nevi ticarette yalan, hile ve aldatma yoluyla fahiş bir fiyatla alışveriş de uygun görülmemiştir. Alışveriş esnasında mal sahibinin, yani satıcının hukuku nazara alınıp, onun ticaret hayatını devam ettirmesi için bağlayıcı bazı ölçüler getirilirken, aynı şekilde müşterinin de durumu göz önüne alınmış, onun da bilgisizliğinden ve satın aldığı malın mahiyetini tam olarak bilmemesi yüzünden aldatılması hoş karşılanmamıştır. İşte, tüccarın elindeki sermayesini muhafaza edebilmesi ve ticaret hayatını sıhhatli bir şekilde devam ettirebilmesi için, vadeli satışta, peşin satışa göre vade farkını belirterek satabileceği yolu da gösterilmiştir. Kur'ân-ı Kerimde Allah alışverişi mubah kılmış, faizi de yasaklamıştır» buyurulmaktadır. Bakara Sûresi, 275 Bu âyet-i kerime, ister vadeli olsun, ister peşin olsun, alışverişi mubah kılmakta ve helâl olan alışverişin temelini göstermektedir. Ancak Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde, bir satış içerisinde iki satışın caiz olmayacağını beyan etmektedir. Bu hadis-i şerif üzerinde izahlar yapan âlimler, farklı yorumlarda bulunmuşlardır. Bazı İslâm âlimleri bu hadis-i şerife dayanarak vâde farkının caiz olmayacağını açıklarken, bazı âlimler de, vâde farkının faiz olmadığını, dolayısıyla bu hadis-i şerifin yasaklama sınırına girmediğini ifade ederler. İmam Tirmizî, hadis-i şerifin izahında şu görüşlere yer vermektedir Bazı âlimlere göre, tek satışta iki satış, 'Bu elbiseyi peşin on dirheme, veresiye yirmi dirheme satarım' diyerek, akdin iki satıştan biri üzerine kesinleşip ayrılmamasıdır.» Tirmizi, Buyu, 18 Âlimlerin ekseriyetine göre, yukarıdaki hadis-i şerif akid içinde bir şart koşmanın caiz olmadığını, semen, yani malın karşılığı belli olmadığı takdirde, akdin caiz olmayacağını ifade eder. Meselâ Ahmed'in Ali'ye Arabam bana üç yüz bin liraya satarsan ben de sana evimi iki milyona satarım» demesi, hadiste beyan edilen, bir akid içinde iki akid» olur. Caiz olmaz. Ama ayrı akidler yapıldığı ve iki akid böyle bir şartla birbirine bağlanmadığı takdirde, bunda bir mahzur yoktur. Hadis-i şerifin beyanına göre, yasak olan diğer akid tarzı, mal karşılığının belli olmamasıdır. Meselâ, Şu malı peşin olarak bine, vadeli olarak da iki bine sattım» derse caiz olmaz. Çünkü bu akid belirsizdir. Bu iki şıktan herhangi bir şık üzerinde ittifak hâsıl olmuş değildir. Ancak iki taraf bu iki şıktan biri üzerine anlaşırlarsa akid caiz olur. Faizle bir ilgisi de olmaz. İmam Serahsî'nin meşhur eseri el-Mebsut'ta tarafların peşin veya vadeli olarak tek bir fiyat üzerinde anlaşarak ayrılmaları şartıyla, vâde farkı bahis mevzuu olan akitlerin caiz olduğu ifade edilmekte ve aynen şöyle denmektedir Alıcı ile satıcı satış muamelesi yaparken, satıcı, bu mal veresiye olarak şu fiyata, peşin olarak şu fiyata dese veya bir ay sonra ödersen şu fiyata, iki ay sonra öder-sen şu fiyata dese de iki fiyattan birisi üzerinde anlaşmadan muameleyi tamamlamış olsalar, böyle bir satış işi caiz değildir. Resul-i Ekrem Efendimizin iki şart üzerine yapılan satışı yasaklamış olması da bundan dolayıdır. Fakat peşin veya vadeli fiyat üzerinde anlaşıp, bu şekilde muameleyi tamamlasalar ve ayrılsalar bu satış caizdir. Çünkü her iki taraf da fiyattan birisi üzerine anlaşmış bulunmaktadırlar.» el-Mebsût, 13/8 Bugün umumiyetle piyasada yaygın olan tatbikat da buna girmektedir. Meselâ, müşteriye önceden peşin veya veresiye fiyatları söylenerek, Peşin şu kadar, veresiye şu kadar» denilir, şıklardan birinin tercihi istenir. Müşteri de kendisine uygun olan şıklardan birini tercih eder, onun üzerine akid yapılır. Burada mühim olan, belirtilen fiyatlardan biri üzerinde mutabakata varılmış, akdin de o fiyata göre yapılmış olmasıdır. O halde, bir kimse satılık bir eşyası için Peşin fiyatı şu kadardır, veresiye fiyatı da bu kadardır» dese, yani hem peşin, hem vadeli fiyattan söz edip, bilâhare bir fiyat üzerine anlaşma yapılsa, bu akid caiz olur. Dinî bir mahzur söz konusu değildir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, akdin, tesbit edilen peşin veya vadeli fiyatlardan biri Büzerinde kesin bir anlaşma ile yapılmasıdır. Ancak, meselâ Şu aya kadar ödersen şu fiyat, ondan sonraki filân tarihe kadar ödersen şu fiyat» gibi bir vâde ile yapılan satışların sahih olmadığı bilinmelidir. Çünkü bu akidlerde alıcı ile satıcı tek bir fiyat "üzerinde anlaşmış olmamaktadır. Hadislerde belirtilen faiz, böylesi akidlerde açıkça kendisini göstermektedir. Bazı resmî müesseselerden veresiye mal almada da bir vade farkı uygulanmaktadır. Bu vade farkı resmî olarak faiz adıyla işlem görmekte ise de, faiz muhtevasına girmemektedir. Yani burada müşterinin ihtiyarına bırakılmaktadır. Peşin alınınca herhangi bir fark istenmezken, veresiye alınırken bir miktar fazlalık istenmektedir. Bu fazlalık alışverişte vade farkına girdiğinden, böyle bir muamele caizdir. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, fıkıh âlimlerinin beyan ettiği ve vâde farkının cevazını gösteren hükümler, vâde farkını almayı tavsiye mahiyetinde değildir. Ancak, ticarî hayatın zaruretlerinden kaynaklanan bir hükümdür. Daha doğrusu, bir cevazdır. Yani, bir Müslüman tüccar vâde farkını koyarak taksitli satış yapabilir. Ama imkanları zayıf olan müşterilerine vâde farkı koymaksızın yapacağı bir satış da şüphesiz takdire şayandır. Hattâ denilebilir ki, vâde farkını istemeden yaptığı bir satışla, bir bakıma, müşterisine karz-ı hasen vermiş gibi sevap kazanır. Bunun sevabı ise, gerek Kur'ân-ı Kerim'de ve gerekse hadis-i şeriflerde birçok defa zikredilerek, Müslümanların dikkatine takdim edilmiştir. Bu itibarla, Müslümanların karşılıklı sevgi, muhabbet ve kardeşlik duyguları içinde, her vesileyle birbirlerinin yardımına koşmaları, zengin olanların fakir olanlara ellerinden geldiği kadar yardımda bulunmaları güzel bir davranıştır, tavsiyeye şayandır. RE Vade farkı caiz midir? - kurtt - 03-11-2014 0220 Şimdi oyle bir konuki o zaman parayi faize koymakta uygunsuz gozukur gozukmez sonucu cikarir gibi gore okuduguma anladigima gore faiz tabiki gunumuzde herseyin vade farkina dayandigi insanlarinda alim noktasinda o lanet olasi kredi kartini colugu cocugu icin kullanmak durumunda kaldigini dusjndugumde faizi odeyen birisinin faiz almasi ne kadar helal haram tartisilir hale cebindeki kadariyla gecinecek desem ulkemiz en iyi ornek olur su anda kredi ve kredi karti borcumuz 70 milyar dolar 12 yilda 3 milyar dolardan buralara bakalim kime haram.? RE Vade farkı caiz midir? - miracle - 03-11-2014 0809 faiz de bu devirde bi yere kadar insan kabulleniyor artık en baştan bildiği için ama bilmediklerinden çıkıyor sorun. adam kredi çekecek yüzde sıfır nokta bilmem kaç diyorlar. anlatsana adama bu küçücük sayı bileşik faiz oluyor katlana katlana büyütüyor parayı her ay diye. kredi verirken tatlı dille güzel güzel anlatmayacaksın k zaman karşındakinin aklı var tamam da bi de nefsi var çaresizliği var. neyse adam gibi açık açık onu anlat da bilsinler. kaç kişi bankaların bu tefecilik tarzı anlayışı yüzünden yuvasını kaybetti. Cvp RE Vade farkı caiz midir? - Abdulhakim - 03-11-2014 1018 miracle Nickli Kullanıcıdan Alıntı Linki görebilmek için giriş yapmanız ya da üye olmanız de bu devirde bi yere kadar insan kabulleniyor artık en baştan bildiği için ama bilmediklerinden çıkıyor sorun. adam kredi çekecek yüzde sıfır nokta bilmem kaç diyorlar. anlatsana adama bu küçücük sayı bileşik faiz oluyor katlana katlana büyütüyor parayı her ay diye. kredi verirken tatlı dille güzel güzel anlatmayacaksın k zaman karşındakinin aklı var tamam da bi de nefsi var çaresizliği var. neyse adam gibi açık açık onu anlat da bilsinler. kaç kişi bankaların bu tefecilik tarzı anlayışı yüzünden yuvasını kaybetti. - ALLAH Razı olsun abla güzel izah ettin mevla istikametten ayırmasın
Kredi-Kredi Kartı 4,041 Kişi okuduSelamün aleyküm hocam benim altın borcum var zamanı geçti finansın finansör kartı var bu karta misal 7000 tl para yüklüyorlar siz onunla ne ihtiyacınız varsa alıyorsunuz iş yeri tek çekim yapıyor biz taksitli olarak bankaya ödüyoruz kar payı adı altında vade farkı ben borcum olan altını alsam taksitle bankaya ödesem caiz midir? lokmanDeğerli Kardeşimiz;Banka borcunuzu altın olarak ödüyor ve sonra siz oraya borçlanıyorsanız olur, bunun dışındaki şekiller de caiz olmaz. Bahsettiğiniz şekilde de caiz ve Dua ileNurûlenvar Fetva Kurulu Finansör kart caiz mi kredi caiz mi
SORU Cep telefonlarının kredi kartı ile taksitli alım satımı yasaklandı. Hal böyle olunca da bu sektörde farklı uygulamalar insanlara tavsiye ediliyor. Mesela TL'lik bir cep telefonunu kredi kartı ile tek çekimle alınca bankadan bir mesaj geliyor; " TL'lik harcama yaptınız. Bu harcamayı 6 ay taksitlendirerek TL tutarında ödemek ister misiniz?" diye. Bu işlem faiz olur mu? Tarih 20 Aralık 2018
ALTIN HESABI AÇMAK CAİZ Mİ? ALTIN HESABININ DİNİ HÜKMÜ NEDİR?Günümüzde hem faizli bankalar hem de faizsiz çalıştığını ileri süren katılım bankaları, “Altın Hesabı” adı altında hesap açarak müşterilerini bu hesaplara altın yahut altına endeksli para yatırmaya davet etmekteler. Bu hesapların işleyişi ve bu hesaplara para yatırmanın fıkhi hükmü şöyledirBankalarda, altın ve döviz alım satımı için açılan fona para yatırmakta sakınca yoktur. Ancak, bu fonun işlemleri içerisinde repo, tahvil, bono alımı satımı gibi faizli işlemlerin bulunması halinde, bu fonlara para yatırmak caiz söz konusu altın veya döviz hesabına yatırılan paraların ilgili banka tarafından nerelerde değerlendirildiğine, İslam'a uymayan işlemlerin ve uygulamaların olup olmadığına göre de hüküm değişmektedir. Örneğin bazı bankalar "Altın fiyatlarının yükselmesiyle kazanıyor, düşmesiyle ana paranızı koruyorsunuz." şeklinde bir güvence vermektedirler. Bu durum caiz altın veya döviz hesabına yatırılan para ile faizli işlemlerde kullanılmadan helal olan ticari işler yapılırsa ve yapılan ticaretin sonucunda da kâr-zarar paylaşılırsa, altın veya döviz hesabına para yatırılması caiz banka ve diğer bazı finansal kuruluşların altın hesabı aracılığıyla yaptıkları işlemler temelde ikiye ayrılır1 Türev nitelikli işlemler Yani kasada da başka bir yerde de altın bulunmadığı halde, elektronik ortamda veya kâğıt üzerinden kaydi şekilde altın alım ve satımı, hatta fon işletimi yapılmaktadır. Bu tür işlemler fıkhın konuya ilişkin birçok kuralının ihlalini barındırdığından fıkhen caiz Bizzat altını alıp satmak suretiyle yapılan işlem Bu da iki şekilde olmaktadırBirincisi, bankanın kasasında, -bu kasa ister merkezde isterse şubede olsun fark etmez- belli bir miktar altın bulunur. Banka para yatıran kişiye, yatırdığı paraya karşılık gelen miktarı altın olarak ya hemen teslim eder yahut onun adına açılan hesaba kaydeder. Kişi istediği zaman gidip altını ya bizzat ya da TL veya başka para birimine bozdurarak alır. Bu şekildeki bir işlemde fıkhen sakınca yoktur. Elden alındığında “fiili kabz”, hesaba kayıt şeklinde teslim alındığında ise “hükmi kabz” gerçekleşmiş olur. Altın kişinin hesabına kaydedilmek şartıyla, talep edildiğinde bir veya iki gün gibi bir süre içerisinde teslimi fıkhen mahzur taşımaz. Önemli olan akdin bitirilmiş, bedellerin tarafların hesabına nakledilmiş ve fiilen yatırılmış bazı katılım bankaları altın borsasındaki depolarda adlarına belli meblağda külçe halinde altın alıp tutarlar. Talep eden müşterilerine bu depodaki altını satmakta satın alan kişi adına altın hesabı açarak kaydetmekte, hesaba altın kaydedildikçe depodaki altından o miktardaki kısım düşülmekte ve böylece depodaki altının tükenmesi durumunda yeni bir meblağ alınıp işlemler onun üzerinden devam ettirilmektedir. Bu tür işlemde altınlar külçe halinde olduğundan, depolama, taşıma, bozdurma vb. masraflara katlanmamak, bu masrafları sonuçta müşteriye yansıtmamak için yani ticari nedenlerle küçük meblağlı işlemlerde altın bizzat teslim edilmemektedir. Fakat altını satın alan kişi veya kişiler örneğin 1 kg. ve katları gibi, bankaya göre değişmekte belli bir yekûn tutan altını satın alır da bizzat teslimini talep ederlerse bu durumda bahsedilen masraflar yansıtılarak teslim olarak birinci şıkta türev nitelikli işlemler anlatıldığı şekliyle altın ticareti fıkha şıkta bizzat altını alıp satmak suretiyle yapılan işlem söz konusu edilen her iki işlem çeşidi de anlatılan şekilde gerçekleştirilmek şartıyla caiz olur. Burada önemli olan, işlemin anlatıldığı gibi gerçekleşip gerçekleşmediğinin net bir şekilde Tahvili ve Altına Dayalı Kira Sertifikası caiz midir?Tahvil, orta ve uzun vadede borç sağlamak amacıyla anonim şirketler, devlet ya da kamu kuruluşları tarafından çıkarılan, yatırımcıların anaparasını garanti altına almasının yanında belirli vadelerle hamiline faiz getirisi sağlayan borç senetleridir. İslam’da verilen borcun belli bir senetle teminat altına alınmasında herhangi bir sakınca yoktur. Ancak anaparanın dışında herhangi bir ücret almak ya da menfaat sağlamak faiz kapsamındadır. Buna göre, altın tahvili, Altına endeksli bir iç borçlanma senedi olması hasebiyle, vade sonunda anaparaya ilaveten belli oranda faiz getirisi sağladığından dinen caiz son zamanlarda çıkardığı altına dayalı kira sertifikası uygulaması ise, belli miktarda altın birikimine sahip bir kimsenin, bu meblağ karşılığında bir varlığı gayrimenkul ya da hisseyi belli süre sonra geri satabilme ya da devir hakkı saklı kalmak kaydıyla devletten satın alması ve ardından devlete kiralaması işleminden ibarettir. Dolayısıyla altın kira sertifikasına sahip olan bir kimse; devletten satın alıp yine devlete kiralamış olduğu bir varlığa ait mülkiyeti temsil eden belgeye sahip olmakta ve belirlenen kira bedelini almaktadır. Üzerinde anlaşılan vadenin bitiminde ise devlet, sertifika karşılığında almış olduğu altını sertifika sahibine aynı miktarda fiziki olarak teslim etmek, hesabına yatırmak ya da o günkü değeri üzerinden nakit olarak geri vermek suretiyle malı ondan satın almaktadır. Fıkıh literatüründe, bir malı müşteriden bizzat kiralamak ve bedeli iade edildiğinde de geri almak üzere yapılan satışa “bey’ bi’l-istiğlâl” adı verilmiştir Mecelle, md. 119. Vefâ yoluyla satış ve icareden mürekkep bir akit olarak kabul edilen bu muamele hakkında farklı yaklaşımlar ileri sürülmüş olmakla birlikte, akde konu taşınmazın satışı ve tahliye yoluyla müşteriye teslimi sonrasında müşteriden kiralanması halinde söz konusu muamelenin caiz olacağı bazı âlimler tarafından kabul görmüştür. Haskefî, Muhammed b. Ali b. Muhammed, ed-Dürrü’l-Muhtâr Şerhu Tenvîr’il-Ebsâr, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 2002, s. 449; Çatalcalı Ali Efendi, Fetâvâ-yı Ali Efendi, Dersaadet 1324, I, 300-301; Ali Haydar Efendi, Hocaeminefendizâde, Düreru’l-Hükkâm Şerhu Mecelleti’l-Ahkâm, DİB, İstanbul 2016, I, 781; Ö. Nasuhi Bilmen, Hukukı İslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu, Bilmen Yayınevi, İstanbul ts., VI, 127-128 Buna göre, yukarıda işleyişi anlatılan altına dayalı gayri menkul kira sertifikası uygulamasında – verilen altınların birebir gram hesabı karşılığında yatırımcıya gayr-ı menkul hissesi satılması ve sahipliğe dayalı kira sertifikası olması şartıyla- fıkhi açıdan herhangi bir sakınca Promosyonu caiz midir?Bankaların, kamu veya özel sektörde çalışanlara, çalıştığı kurumlar tarafından maaşlarını kendilerinden almayı tercih etmeleri karşılığında vermiş oldukları promosyonlar, işleyiş bakımından faize tam olarak benzememekle birlikte faiz şüphesinden de tümüyle uzak itibarla, temel ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olanların bu parayı kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları yakınları için kullanmamaları; bilakis ihtiyaç sahibi fakirlere vermeleri uygun KARTI İLE ALTIN SATIŞI CAİZ Mİ?Altın, gümüş, döviz, TL vb. para cinsinden olan şeylerin birbirleriyle değiştirilmesine sarf denir. Sarf akdinde bedellerin peşin olması gerekir. Aksi takdirde yani, bedellerden birinin veresiye olması halinde yapılan işlem faize nesîe ribasına dönüşür. Buna göre altının, vade farkı uygulanmasa bile veresiye olarak satılması faiz olacağından caiz değildir. Konuyla ilgili olarak Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır “Altına karşılık altın, gümüşe karşılık gümüş, buğdaya karşılık buğday, arpaya karşılık arpa, hurmaya karşılık hurma, tuza karşılık tuz; cinsi cinsine birbirine eşit ve peşin olarak satılır. Malların sınıfları değişirse peşin olmak şartıyla istediğiniz gibi satın.” Buhârî, Büyû’, 74-82; Müslim, Müsâkât, 81; Tirmizî, Büyû’, 23Altının kredi kartıyla satışı konusunda farklı görüşler ileri sürülebilir. Kart sahibi olan kurumun bankanın, kredi kartı ile yapılan satışın bedelini, anında satıcının hesabına yatırması halinde, yapılan alışverişin sahih olacağı, dolayısıyla burada nesîe veresiye ribasının söz konusu olmayacağı söylenebilir. Altın bedelinin anında satıcının hesabına geçilmeyip daha sonra ödenmesi durumunda yukarda belirtilen, sarf akdi şartına riayet edilmediği ve altının para ile veresiye satışı söz konusu olduğu için caiz olmaz. Her halükarda altının peşin ödeme ile alım satımının yapılmasının daha doğru olduğu Müslüman olarak şüpheli şeylerden kaçınılması ve peşin para ile altın veya dövizin alınmasının daha isabetli ve ihtiyatlı olacağı KARZ/BORÇ VERİLMESİ CAİZ MİDİR?Altın, mislî mallardandır. Dolayısıyla altının, cumhuriyet altını gibi tane ile alınıp satılanlarının sayı ile; 22 ayar bilezik gibi tartı ile alınıp satılanlarının ise tartı ile borç karz verilmesi caizdir. Fakat geri ödenirken ne eksik ne fazla, alınanın tam olarak misli verilmelidir. Bunun yanında tarafların kabul etmesi halinde, alınan altın borcu, para olarak da kartı ile yapılan alışverişlerde bankanın yaptığı hizmet karşılığında iş yeri sahiplerinden komisyon alması faiz olur mu?Bir iş veya bir hizmet ya da mal karşılığında alınan bedel helaldir. Bankalar verdikleri kredi kartlarıyla bir hizmet sunmaktadırlar. Dolayısıyla kredi kartı ile yapılan alışverişlerde, bankanın verdiği hizmet karşılığında anlaşma gereği iş yeri sahiplerinden komisyon adı altında almış olduğu ücret, faiz olarak kartı ile yapılan taksitli alışverişlerde peşin fiyata göre bir miktar fazla ücret ödenmesi caiz midir?Bir malı peşin olarak satmak caiz olduğu gibi, vadeli ya da taksitle satmak da caizdir. Peşin veya çeşitli vadelere göre taksitlendirilerek satışa sunulan bir malın, değişik alternatifleri gözden geçirdikten sonra bunların birini tercih edip, akdi onun üzerine kurmak suretiyle vadeli veya taksitli olarak satımında dinen bir sakınca önemli olan, pazarlığın bittiği sırada satış bedelinin belirlenip akdin bu bedel üzerinden kesinlik kazanmış olmasıdır Serahsî, el-Mebsût, XIII, 8. Bu şartlara uymak kaydı ile veresiye alışveriş fiyatının peşine göre daha fazla olmasında bir sakınca yoktur. Ancak akit bittikten sonra banka ya da finans kuruluşları gibi üçüncü şahıslar tarafından zimmetteki peşin borcun vadeli olarak yeniden yapılandırılması faizli işlem sayılacağından caiz değildir.Din Etiketler Altın Hesabı Açmak Caiz mi? Dini Hükmü Nedir? Kredi Kartı ile Altın Satışı Caiz mi?, Diyanet işleri altın hesabı, altın hesabının hükmü Mekteb-i Derviş
Son güncelleme Şub 23, 2020 En son faizsiz kampanyalar için abone olun ! Bir mal ya da hizmetin peşin satılmasıyla vadeli satılması arasındaki farka vade farkı denilmektedir. Vade farkı ticari hayatın gereklilikleri nedeniyle işletmelerin çoğu zaman başvurması gereken bir ticaret biçimidir, çünkü paranın değeri her gün aynı değildir ve bu süreçte kaçırılacak fırsatlardan doğan, katlanılan ek maliyetin karşılanmasını mümkün kılan ek bir ödemeye de ihtiyaç duyulur. Kafa karışıklıklarını gidermek adına vade farkı nedir, faizle arasındaki fark neler ve türevi konulara değinilmesi yararlı olacaktır. Vade Farkı ve Faiz Arasındaki Farklar Vadenin sonunda yani taksitlerin bitiminde toplamda ödenmiş olacak parayla ilgili herhangi bir anlaşmazlık çıkmaması, pazarlık sonrasında bir meblağ için karar kılınmış olması durumunda vadeli satışlar yapılabilir. Vadeli satış ile faiz arasındaki ilk fark pazarlık yapılabilmesi, yani iki tarafında kendisinden ödün verebilmesi ve bunun bir anlaşmaya tabii olmasıdır. Vade farkı ticari hayatın gerekliliklerinden birisidir. Çünkü Ocak ayının 1’nci günü malını satan fakat ödemesinin tamamını Haziran ayında alacak olan bir tüccar için bu 6 aylık süreç sonunda eline geçen paranın değeri Ocak ayındakiyle aynı olmayacaktır. Para genellikle değer kaybetmeye meğillidir, bu nedenle ticaretini korumak durumunda olan tüccar vade farkı almak durumundadır. Vade farkı bu süreçte işletmenin peşin parasını değerlendirememesinden kaynaklanan maliyeti karşılamak için ödenir. Örneğin bu işletme Ocak ayının 1’nci gününde tüm parasını alsaydı yine aynı gün içerisinde farklı mal siparişleri yapabilirdi, ancak daha önce de değinildiği gibi para değer kaybetmeye meyillidir ve altı ayın sonunda muhtemelen daha yüksek bir meblağ ödeyerek mal siparişi yapması gerekir. Faiz ödemesinin gecikmesi halinde gecikme cezası adı altında ek bir faiz maliyetine katlanılır. Vade farkında ise böyle bir durum söz konusu değildir. Çoğu zaman tüccar ile mal satın alan kişi arasında senet ya da borç sözleşmesi imzalanır. Vade farkı ödemelerinin gecikmesi halinde gecikme faizi uygulanmaz, hukuki yollara başvurulur ve icraya kadar varan bir süreçle muhatap olunur. İslam Dinine Göre Vade Farkı Caiz Mi? İslam dini ticareti helal, faizi haram kılmıştır. Gayrimeşru kazanç yöntemlerinden de uzak durulmasını tavsiye eden İslam dini, insaf kavramına büyük önem arz eder ve ticaretin güçlü ikili bağlar kurularak ilerlemesini tavsiye eder. Alışveriş peşin ödemeyle ya da vade farkıyla yapılması fark etmeksizin caizdir. Ticaret kar elde etmek için yapılır, ancak aynı zamanda insanların ihtiyaç duyduğu ürün ve hizmetlere erişmesi için de bir gerekliliktir. Gayrimeşru kazanç yöntemlerine başvurulmadıkça yapılan ticaretin de ibadet hüvviyetine sahip olması mümkündür. İslam ticari kazanç konusunda herhangi bir üst sınır belirlememiş ve burada da insaf kavramına odaklanmıştır. Piyasa koşullarına göre uygun bir oranda kar payı talep edilmesi mümkündür. Bu kapsamda tüccarların sermayesini koruması, ticarete devam edebilmesi için kar karşılığında vade farkıyla satış yapabilmesinin de önü açılmıştır. vade farki nedir Vade farkının caiz sınırlar içerisinde kalabilmesi için anlaşmaların çok keskin hatlarla net bir şekilde yapılması gerekir. Örneğin peşin alırsan 1000 TL, 6 ay taksitle alırsan 1200 TL denilmesinde dinen herhangi bir mahsur yoktur ve alışveriş yapılabilir. Fakat peşin alırsan 1000 TL, 6 ay taksitle alır ve ayın ilk 10 günü içerisinde ödeme yaparsan 1200, son 20 günü içerisinde ödeme yaparsan 1250 TL denilmesi dinen caiz değildir. Çünkü ikinci anlaşmada tüccar ve alıcı bir fiyat için değil birden fazla fiyat için anlaşma yapmaktadır. İşte burada faiz ortaya çıkmaktadır ve bu anlaşma caiziyetini kaybeder. Kaynak Mehmet Paksu Sorularlaislamiyet Faiz İle Kâr Payı Arasındaki Oranlar Neden Benziyor konulu yazımızı da ortalama 4 dk içerisinde okuyabilirsiniz.
kredi kartı vade farkı caiz mi